2/19. Yahut onların durumu, gökten (bulutlardan sağanak şeklinde) yağan yağmur(a tutulmuşların durumu) gibidir ki, o gökte (simsiyah bulutlarda) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler) vardır. (O kâfir ve Münâfıklar, şiddetli) yıldırımlardan (Kur’ân’ın hidâyet ışıklarından) ölüm (eski dinlerini bırakma ve îmana gelme) korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Hâlbuki Allah, (ilim ve kudreti ile) kâfirleri kuşatmıştır.

(Bu âyet-i kerîmede Kur’ân-ı kerîm’e karşı gelen kâfir ve Münâfıkların durumu, karanlık, gök gürültülü ve şimşekli bir gecede yağmura tutulmuş kimselerin hâline benzetilmiştir. Şöyle ki: Kur’ân-ı Kerîm, yağmura; yoğun karanlıklar, küfre ve îmansızlığa; gök gürültüsü, azap ve cehenneme; şimşek ve yıldırımlar, hidâyet delilleri ile cennete benzetilmiştir. Bk. Râzî.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

19 ﴿