2/84. (Ey Yahûdiler! Yine) bir zamanlar: “Birbirinizin kanını (haksız yere) dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan sürmeyin.” diye sizden mîsak (kesin söz) almıştık. Sonra siz de bunu ikrar (kabul) etmiştiniz ve sizler buna şahitsiniz (atalarınızın verdiği bu ahitleri/sözleri, şu anda duymaktasınız).

(Yahûdi Kurayza ve Nadîroğulları, Arap Evs ve Hazreç kabileleri gibi iki kardeş (ırkdaş) kabile idiler. Ancak araları açılmıştı. Böylece Nadîroğulları Hazreç kabilesi ile, Kurayza oğulları da Evs kabilesi ile ittifak kurmuştu. Her grup savaşta müttefikinin yanında yer alıyordu. İki taraftan biri gâlip geldiğinde, öbür tarafın yurtlarını basıyor, onları sürüyorlardı. Her iki gruptan birisi esir düştüğü zaman ise, iki yahûdi kabilesi birleşiyor, esir olanlar için fidye verip ırkdaşlarını kurtarıyorlardı. Araplar onların bu hâlini ayıplayıp, “Niçin önce birbirinizle savaşıyor, sonra da esir düşen ırkdaşlarınızı kurtarmak için fidye veriyorsunuz?” diyorlardı. Bunun üzerine Yahûdiler, “Biz Tevrât’taki fidye ile ilgili emri yerine getiriyoruz.” cevabını veriyorlardı. “Peki, niçin birbirinize karşı savaşıyor, adam öldürüyorsunuz?” denilince de “Ne yapalım, müttefiklerimizin ezilmesinden utanıyoruz.” diyorlardı. Böylece haram kılınmasına rağmen adam öldürme, yurttan çıkarma ve günahta yardımlaşmaya ait Tevrât hükümlerine uymuyorlardı. Bk. Kurtubî, Râzî, Celâleyn ve Beydâvî.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

84 ﴿