2/189. (Ey Resûlüm! Müşrikler) sana hilâl hâlindeki ayları (hilâlin, gökyüzünde niçin güneş gibi aynı şekilde değil de küçük ve büyük olarak değişik şekillerde göründüğünü) sorarlar. De ki: “O(nlar), insanların (dünya işleri ve ibâdetleri) ve (özellikle) hac için vakit ölçüleridir.” İyilik, (cahiliye döneminde olduğu gibi) evlere (ihramlı iken) arkalarından girmek değildir. Fakat (asıl) iyilik, (İslâm’ın bildirdiği her türlü haram ve kötülükten) sakınan kimse(nin iyiliği)dir. Evlere kapılarından girin. Kurtuluşa erebilmek (azaptan kurtulup cennete ve sonsuz seâdete kavuşabilmek) için (emirlerini yaparak ve haramlarından uzak durarak) Allah’tan korkunuz.

(Peygamber “aleyhisselâm”, hacc maksadıyla ashâbıyla beraber (Zil-ka’de 6 H./Mart 628 M.) yola çıkıp, Hudeybiye’de konaklamıştı. Burası, ağacı ve suyu bol olan bir yerdi. Müşrikler, Kâ’be’yi ziyaret etmelerine mani olmuşlardı. Böylece Hazret-i Peygamber, ziyarette bulunmayarak bir ay orada beklemişti. Daha sonra Hazret-i Peygamber, o yıl geri dönüp ertesi yıl Kâ’be’yi ziyaret etmek ve Mekke’de üç günden fazla kalmamak üzere Müşriklerle andlaşma yaptı.)

Resûlüllah Medine’ye geri döndü ve ertesi yıl hazırlanmaya başladı. Sonra Hazret-i Peygamber’in ashâbı:

Kureyş’in sözlerinde durmayacakları, Mescîd-i Harâm’dan yine menedecekleri, bu durumda Müşriklerle savaşmak mecburiyetinde kalacakları, ancak hem haram ayda, hem de Harem-i Şerîf’te savaşmak istemedikleri gibi hususlarda bazı görüşler ileri sürdüler. İşte bunun üzerine Allahü teâlâ bu âyetleri (2/190 - 196) indirdi. Bk. Râzî.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

189 ﴿