3

2/253. İşte o peygamberler (risâlet/peygamberlik derecesi bakımından hepsi birbirine eşit oldukları hâlde, kendilerine verilen bazı nimet ve özellikler yönün)den bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. (Yüce) Allah, onlardan bazısı ile (arada vâsıta olmadan) konuştu (Hazret-i Mûsa gibi), bazısını da (Muhammed “aleyhisselâm” gibi ki, bütün insanlara peygamber olarak gönderilmesi, ümmetinin diğerlerinden fazıletli kılınması, peygamberlerin sonuncusu olması, kendisine binlerce mu’cizenin verilmesi yanında Kur’ân-ı Kerîm gibi eşsiz bir mu’cizenin ihsan edilmesine benzer) derecelerle yükseltti. Meryem oğlu Îsa’ya beyyinât (ölüyü diriltme, anadan doğma görmeyenlerin gözlerini açma ve alaca hastalığına yakalananları iyi etme gibi mû’cizeler) verdik ve onu Rûhu’l-Kudüs (Cibrîl-i Emîn) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah (bütün insanların hidâyetini) dileseydi, peygamberden sonra gelen milletler, kendilerine (hidâyeti gösteren o) açık deliller (mû’cizeler) geldikten sonra (hak yoldan ayrılarak) birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat (Allahü teâlâ insanlarda kötülük ve şerlere düşkün nefis yarattı. Bu yönüyle insan meleklerden ayrıldı. Ancak insan, içten ve dıştan gelebilecek her türlü telkin ve tahriklere karşı koyabilecek bir irâde gücüyle mücehhez kılındı. Ayrıca peygamberler vâsıtasıyla hak ve bâtıl da gösterildi. Fakat insanlar hakkı ve bâtılı kabul edip etmeme konusunda nefis ve diğer güçlerle mücadelede) ayrılığa düştüler. (Sonunda) kimi (irâdesini hakkı/dini kabul etme yönünde kullanarak) îman etti, kimi de inkâr etti. (Yine) Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. (Hayata nizam veren ve onun kanunlarını koyan, her şeye kâdir ve her şeyi yaratan Hak teâlâdır. Eğer insanlar irâdelerini bâtıl veya şer yönünde kullanırlarsa, yüce Allah da onların fiillerini yaratır. Böylece onlar, küfre saplanmış veya haram işlemiş olurlar. Bu durumda kişi, sorumluluktan kurtulabilmek için “Allah dileseydi bu haramı işlemezdim.” diyemeyeceği gibi, “Allah benim düşündüğüm, planladığım hayrı dilemeye ve yaratmaya mecburdur.” da diyemez.) Şu var ki, Allah, dilediği şeyi yapar. (Çünkü mülk, O’nundur. Dilediği tasarrufta bulunur. Yüce Allah, âdildir; asla zulmetmez. İnsanı sebepler âleminde yaratmıştır. Sebepleri ve sebepler arasındaki bağlantıyı da açıklamış ve insanı bu nizama uymakla sorumlu tutmuştur. Bu kurallar çerçevesinde akan dünya hayatında dilediğini fazlı ile başarıya ulaştırmakta, dilediğini de adli ile başarısız kılmaktadır.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

253 ﴿