8/42. O vakit siz (Müslümanlar), vâdinin (Medine'ye) yakın tarafında, onlar (Kureyş ordusu) uzak tarafında, kervansa, sizin aşağınızdaydı. (Onlar sayıca sizden fazla idi ki,) şâyet buluşmak üzere sözleşmiş olsaydınız, (durumu fark edince) sözleşmenizde ihtilâfa düşerdiniz (savaşa yanaşmazdınız). Fakat Allah, olacak bir işi (Mü'minlerin zaferini ve diğerlerinin mağlubiyetini) gerçekleştirmek için (ezelde) böyle yaptı (yazdı) ki, helâk olan (iradesini küfür tarafında kullanan kâfir) açık bir delil (olan Kur’an’ı inkâr etmek)le helâk olsun/ölsün ve yaşayan (iradesini iman tarafında kullanan Mü’min de) açık bir delil (olan Kur’an’a iman etmek)le yaşasın (diye). (Kâfir, küfründen dolayı, ölü; Mü’min, imanından dolayı diri hükmündedir.) Şüphesiz Allah, elbette (her şeyi) hakkıyla işitendir, (her şeyi) hakkıyla bilendir.

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

42 ﴿