12/15. (Ya’kûb aleyhisselâm sonunuda ikna olarak Yûsuf’u götürmelerine râzı oldu. Hatta bir müddet onlarla birlikte gittiyse de sonra geri döndü. Babalarının göremeyecekleri bir yere ve mesafeye gelince kardeşleri Yûsuf’a yol boyunca çok eziyet ettiler. Hatta bazıları onu yerden yere vurdular. “Çağır da seni o gördüğün, güneş, ay ve yıldızlar kurtarsın” dediler. Yûsuf çok ağladı ve “yapmayın” diye yalvardı. Bu durumda içlerinde kalbi yumuşak olan ağabeyi Yahûda’ya sığındı. Fakat gözlerini kin, hased ve kan bürüyen kardeşler, onu da ölümle tehdit ettiler. Nihayet yakında bir kuyuya iple sarkıttılar. Gömleğini de çıkardılar. Yarıya gelince düşüp ölmesi için ipi kestiler. Fakat Cebrâîl aleyhisselam yetişti. Cennet ipeğinden bir gömlek getirdi. Ona bazı dualar öğretti “Beydâvî ve Kurtubî”.)

(Kardeşleri) Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz (şânı yüce Allah,) ona, "yemin olsun, (seni kurtaracağız ve senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken, onların bu (kötü, çirkin ve zâlimce) işlerini (sana yaptıkları bu kötü muameleyi ileride) sen onlara haber vereceksin (hatırlatacaksın)" diye vahyettik.

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

15 ﴿