14/46. Onlar (kâfirler,) gerçekten (peygamberime) hilelerini/tuzaklarını kurmuşlardı. (Tuzakları, onu öldürmek veya tutuklamak yahut yurdundan çıkarmak şeklindeydi “Celâleyn”.) Onların tuzakları(na verilecek ceza,) Allah’ın katındadır. Hâlbuki hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildi. (Müfessirlerin beyanına göre, âyetteki “dağlar”, hakiki veya mecazî mana olarak kullanılmıştır. Gerçekten dağları yerinden oynatmak mümkün olmadığı gibi, dağlar gibi köklü ve sağlam olan yüce Allah’ın dinini/şeri’atini ortadan kaldırmaya teşebbüs edenler – eski ümmetlerde ve bu ümmette de - olmuştur. Ancak O’nun şeri’atına düşman olanlar, dünyada “helâk” olarak cezalarını görmüşlerdir. Yok olmayanlar da Ahiret’te cezalarını çekeceklerdir “Celâleyn, Semerkandî, Zâdü’l-Mesîr ve Kurtubî”.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

46 ﴿