18/61. Onlar (Hazret-i Mûsa ile hizmetinde bulunan genç) iki denizin birleştiği yere varınca, (tuzlanmış olarak getirdikleri ve canlandığı zaman Hızır ile buluşmuş olacakları yerde) balıklarını unuttular. Balık (dirilip sıçradı), denizde bir deliğe doğru yolunu tutup gitti. (Genç, bu durumu Hazret-i Musa’ya bildirmeyi unuttu.)

(Rivayete göre, Hazret-i Musa, Kıptiler helâk olduktan sonra Mısır’a döndü ve veciz bir hutbe okudu “konuşma yaptı”. Bu konuşmayı çok beğendi. Ona etrafındakiler, “senden daha bilgili biri var, bunu biliyor musun”, dediler. O da “hayır, bilmiyorum” dedi. Bunun üzerine Yüce Allah, ona vahyetti: “O kişi, iki denizin birleştiği yerdedir”. Hazret-i Musa da onu görmek için yola çıktı.

Hızır aleyhisselâm, büyük Zülkarneyn’in öncü kuvvetlerindendi. Musa peygamber’in devrine kadar yaşadı.

Diğer bir rivayet: Musa aleyhisselâm Allah’a nida etti: Hangi kulunu çok seversin, hangisi iyi hüküm verir, hangisi en büyük âlimdir? şeklinde sorular, sordu. Hepsinin cevabını aldı. En sonunda “benden daha bilgili biri var mı?” diye sual etti. Yüce Allah da “evet var” buyurdu. “Peki, onu nerede görebilirim?” dedi. O da “iki denizin birleştiği yerde” buyurdu. “Onu nasıl tanıyabilirim?” dedi. Yüce Allah da “bir sepete balık koyarsın, onu kaybettiğin yerde Hızır'ı bulursun” dedi. O da hizmetçisine: “Balığı kaybettiğin zaman bana haber ver”, dedi. İkisi, yola koyuldular “Beydâvî”.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

61 ﴿