20/40. "Hani (Fir’avun ailesi, sarayda sana sütanne arayışına girmişlerdi. Fakat sen hiç birinden emmemiştin. İşte o vakit) kız kardeşin (ablan Meryem,) (Fir’avun ailesine) gidiyor ve "size ona bakacak birini bulayım/göstereyim mi?" diyordu. Derken, (annenin) gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Annen saraya getirildi. Annen sana, sen annene kavuştun. İleride senin düşmanın olacak birinin/Fir’avun’un koruması altında büyüdün.  Sonra) sen (bir İsrâilli’ye karşı kazara, kasdın olmadığı hâlde Mısırlı kıptî) bir adam öldürmüştün. Biz de seni (Medyen topraklarına hicrete izin vererek Fir’avun tarafından kısas edilme/öldürülme) endişe(sin)den kurtarmıştık. (Buna ilâveten azıksız kalma, yaya olarak yolculuk, sevdiklerinden ayrı ve uzak düşme gibi çeşitli belâ ve zorluklarla) seni sıkı bir imtihandan geçirdik. (Bu arada Sina çölünü geçerek Kızıldenizin kuzeyinde bulunan ve Şuayb aleyhisselâm’ın ülkesi olan Medyen’e geldin.) Medyen halkı içinde yıllarca (10 yıl gibi bir süre) kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin, ey Mûsa!" (Kahire-Medyen arası yaklaşık 8 konak/400-500 kilometrelik bir mesafedir.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

40 ﴿