22/5. Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (bilin ki,) hiç şüphesiz biz sizi (önce) topraktan, sonra nutfe (sperm/meni)den, sonra alâka (embriyo/döllenmiş yumurta)dan, sonra da (uzuvları) (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş bir mudğa (ceninden/bir çiğnem et parçasın)dan yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim (diye). (Durmasını) dilediğimiz (o cenin)i belli bir süreye (doğuma) kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak (annenizin karnından) çıkarır, sonra da (akıl, temyiz ve kabiliyette) olgunluğa ulaşmanız için (size ömür veririz.) İçinizden (olgunluğa erişmeden) ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en rezil (düşkün/kötü) çağına (ihtiyarlığa) ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hâle gelsin (çocukluktaki gibi beden ve akılca güçsüz bir duruma düşsün diye.) (“Mü'minûn,12-14”.) Yeryüzünü de kupkuru (ölü gibi) görürsün. Biz, onun üzerine suyu (yağmuru) indirdiğimiz zaman o, kıpırdar, kabarır ve her çiftten (çeşitten) güzel (yemyeşil) bitkiler bitirir.

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

5 ﴿