28/8. Nihayet Fir’avun adamları - kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak – (sanduka içindeki) o çocuğu kayıp (sahipsiz bir eşya) olarak (bulup) aldılar. (Sandukanın içinde ne olduğu bilinmiyordu.) Şüphesiz Fir’avun, (veziri veya saray yetkilisi) Hâmân ve onların askerleri (o korktukları şey başlarına gelmesin diye binlerce çocuğu öldürmekle) hata yapıyorlardı.  (Fakat kendi akıbetlerini/ölümlerini hazırlayacak o bebeğin, düşman sarayına alınmasını, bütün çocuklar öldürülürken onun hayatta kalmasını halkeyleyen ve onu koruyan Allah, ne yüce ve hikmet sâhibidir!

Bir gün Fir’avun ailesi, Nil kenarında oturuyordu. Bir de baktılar ki, Nil'de bir sandık var; dalgalar vurup onu sürüklüyor, sonunda sandık bir ağaca takıldı. Fir’avun, onu bana getirin! diye emir verdi. Hemen kayıklarla gidip aldılar ve getirip Fir’avun’un önüne koydular. Fir’avun sandığı açmaya çalıştı, fakat açamadı. Sandığı kırmak istedi ise de karısı Âsiye buna mani oldu ve Âsiye sandığı açtı. Bir de ne görsünler, nur topu gibi bir bebek! Fir’avun, önce o bebeği öldürmek istedi, fakat Âsiye onu bu fikrinden vazgeçirdi “Medârik”.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

8 ﴿