33/4. Allah, hiçbir insanın içine iki kalp koymamıştır. (Çünkü insanın “kalb”i, fizikî ve ruhî bütün güç ve fonksiyonların kaynağıdır. Bu da insanda tek olmayı gerektirir.) Kendilerine (“sen, bana anamın sırtı gibisin” diyerek)zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. (Câhiliye döneminde “zıhar” yapmak, kadını kocasına sonsuz haram kılardı. İslâm dini “kefaret” uygulamasıyla, bu haramlığı ortadan kaldırmıştır. Kefaretin ne şekilde olacağı, Mücâdele sûresinin 2-4. âyetlerinde açıklanmaktadır.) Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. (İslâm dini, Câhiliye dönemine âit bu örfî uygulamayı da kaldırmıştır. Evlâtlık, o ailede bir yabancıdır. Bulûğa erdiğinde kız, baba dediği kişiye; oğlan da, anne dediği kişiye - Fıkhî hükümler çerçevesinde - haram olur. Mirastan da pay alamaz. Şu anda İslam ülkelerinde bu evlâtlık uygulaması, “haramlık yönü” düşünülmeden devam ediyor.) Bu, sizin (evlâtlıklarınıza “öz evlâdım” demeniz ve “zıhar”da zevcenizi “ana” yerine koymanız, hakikatı yansıtmayan) ağızlarınıza (gelişi güzel) gelen (fakat doğru olmayan) sözünüzdür. Allah ise, hakikatı söyler ve hidayet olan (Hak ile batılı birbirinden ayıran) yola iletir.

(Bu âyet-i kerime, Zeyd b. Hârise hakkında inmiştir. Zeyd, Şam taraflarında bir savaşta esir alınmış ve köle olarak satılmıştı. Hazret-i Hadice’nin bir akrabası Zeyd’i satın alarak, Hazret-i Hadice’ye hibe etti. O da Hazret-i Peygamber’e hibe etti. Bu arada Zeyd’in baba ve amcası gelerek, fidye karşılığında Zeyd’i almak istediler. Hazret-i Peygamber, fidye almadan Zeyd’i serbest bıraktı. Fakat Zeyd, babasına gitmek istemedi. Baba ve amca evlerine döndüler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber, Zeyd’i azad etti ve evlatlık olarak aldığını ilân etti. Herkes onu “Muhammed’in oğlu” diye çağırmaya başladılar. Bütün bunlar, Peygamber aleyhisselâm’a daha peygamberlik gelmeden önce olmuştu “Kurtubî”.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

4 ﴿