42/41. Kim, zulme (haksızlığa/saldırıya) uğradıktan sonra, (kendini savunmak maksadıyla) hakkını (aşmadan misliyle) alırsa, işte onların aleyhine bir yol (ceza ve sorumluluk) yoktur. (Hakkını aldıktan sonra, artık bir başka şey yapma hakkı yoktur. Bu sebeple yeniden bir cezalarıdırmaya, azarlamaya ve ayıplamaya kalkışamaz “Medârik”.

Müslüman, kâfirlerden - zulmüne karşılık - hakkını alacak olursa, onu kınamaya imkân yoktur. Aksine kâfirden hakkını aldığından ötürü övülür, fakat zâlim bir müslümandan hakkını alırsa, bundan dolayı kınanmaz. Buna göre kâfirden hakkını almak kesin bir emirdir, müslümandan hakkını almak ise, mubahtır, affedilmesi menduptur “Kurtubî”.

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

41 ﴿