53/18. Yemin olsun, o (Peygamberim “aleyhisselâm”), Rabbinin en büyük alâmetlerinden (bir kısmını) gördü. (Bunlar arasında hakiki suretiyle gördüğü Cebrâîl aleyhisselâm; bütün semâ ufkunu kaplayan Refref “Yaygı” ve anlatılması mümkün olmayan “melekût alemi” vardır. Resûlüllah, o Refref “yükselme aracı” üzerinde yükseldi ve yüce Allah’a yaklaştı.)

(Peygamber “aleyhisselâm”ın Mi’rac’ı, Ahiret şartlar altında “beden ve ruh birlikte” gerçekleşmiştir. Dünyanın fiziki yapısına göre Mi’rac, ne algılanır, ne de anlatılabilir. Onun için zamanın Müşrikleri, onu kabullenememiş ve inkâr etmişlerdir. Bütün Ahiret gerçekleri ve bilgileri de bu mahiyette ve çerçevededir. Çünkü Dünya ve Ahiret birbirinin zıddıdır. Tarihte ve zamanımızda “akıl” ve “madde”yi esas alan “bid’at ve dalâlet ehli”, onu, “rüya” veya “rûhen yükseliş” olarak açıklamaya kalkmışlardır. Ancak yanılmışlardır. Ahiretin “dünya şartları”na göre açıklanamayacağını anlayamamışlardır. Eğer Mi’rac, “ruhen” veya “rüyada” olsaydı, zamanın Müşrikleri’nin Mi’rac’a niçin karşı çıktıkları ve Mescid-i Aksa ile ilgili niçin soru sorduklarını anlamak güç olurdu. Müşriklerin inkârları ve soruları, Mi’rac’ın “beden ve ruh birlikte” olduğunun mantık açısından delilidir. Çünkü hiç kimse rüyada veya ruhen yükselmeye karşı çıkmaz. Ancak bid’at ehlinin bu tutumları, âyet ve hadisleri ne kadar yanlış tevil ettiklerini açıkça ortaya koymaktadır. “Bk. Mevâhib-i Ledünniyye, beşinci bölüm, Mi’rac”.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

18 ﴿