60/4. (Peygamberim) İbrahim'de ve onunla birlikte bulunan (Mü’min olan)larda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a îman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir" demişlerdi. Ancak İbrahim'in, babasına (atası amcasına) (*), "Senin için mutlaka mağfiret (bağışlama) dileyeceğim (**). Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" sözü hariç. (İbrâhîm ve beraberindekiler şöyle dediler:) "Ey Rabbimiz! Ancak sana tevekkül ettik (güvendik) ve yalnız sana yöneldik ve son varış yalnız sanadır".

(*) Hazret-i İbrahim’in basının adı Târuh idi. Âzer, amcasıydı. Araplarda “eb/baba” amca için de kullanılırdı. Âzer, kâfirdi. Puta tapıyordu. Bu konuda kadim tefsirlerde geniş bilgi vardır.

Bk. En’âm sûresi,74’üncü âyetin tefsiri için:

1) Babasının adı Târuh idi: Taberî, Beydâvî, Medârik/Nesefî, Mazherî, Râzî, Semerkandî.

2) Âzer,”put” ismidir: Dürru’l-Me’sûr, Taberî.

3) Âzer, amcasının adı idi: Mazherî, Râzî.

(**) Müşrikler için mağfirat dilemek caiz olmadığı için, Müfessirler bu âyeti “onu istiğfara davet edeceğim” veya “Müslüman olur ümidiyle istiğfar etti, yahut “bu, Allah'ın düşmanı olduğunu bilmeden önce olmuştur” şeklinde te’vil etmişlerdir. Bk. Tevbe sûresi, âyet, 114.

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

4 ﴿