93. DUHA SÛRESİ

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

93/1. Yemin olsun kuşluk vaktine (güneşin yükseldiği zamana veya bütün gündüze),

93/2. Ve örtüp bürüdüğü (insanların sükûn bulduğu veya karanlığı çöktüğü) zaman gece ki:

93/3. (Ey Resûlüm,) Rabbin seni ne terk etti, ne de sana darıldı. (Kâfirler, vahyin on beş gün gecikmesi sırasında “Rabbi onu terk etti ve ona darıldı.” demişlerdi.)

(Cebrâîl “aleyhisselâm” bu âyetleri getirdiği zaman Hazret-i Peygamber:

"Gelişin o kadar gecikti ki seni özledim." buyurdu. Cebrâîl de:

"Ben seni daha çok özledim, fakat ben bir emir kuluyum." dedi. Sonra ona: "Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz" (Meryem, 19/64) âyeti nâzil oldu. Bk. Kurtubî.)

93/4. Muhakkak ki sonrası (âhiret), senin için öncesinden (dünyadan) daha hayırlıdır (veya elbette senin işinin sonu, önünden daha hayırlıdır).

93/5. Yakında (Kıyâmet günü) Rabbin sana (makâm-ı mahmûd, havz-ı kevser ve şefâat izni) verecek ve sen de hoşnut olacaksın.

93/6. O (Rabbin) seni bir yetim olduğunu bilip de barındırmadı mı?

(Resûlüllah “sallâllahü aleyhi ve selem”, muhterem babası Abdullah b. Abdülmuttalib vefat ettiği zaman henüz dünyayı şereflendirmemişlerdi. Dünyaya geldikten kısa bir zaman sonra dedesi Abdülmuttalib ve anneleri Âmine hâtunun yanında kaldı. Sonra süt annesi Halîme hanımın evine gitti. Dört yaşına girince tekrar vâlidesine teslim edildi. Altı yaşında iken annesi, iki sene sonra da dedesi âhirete göçtüler. O vakit Resûl-i ekrem “sallâllahü aleyhi ve selem” sekiz yaşında idi. Abdülmuttalib, vefatı yaklaştığı zaman onu oğlu Ebû Tâlib’e vasıyet etmişti. Ebû Tâlib, Resûlüllah “aleyhisselâm”ın muhterem babası Abdullah ile ana bir kardeşti. Amcası Ebû Tâlib, Hazret-i peygamberi ta peygamberliği zamanına kadar evlâdından üstün bir sevgiyle yanında barındırmış, hatta peygamberliğinden sonra da uzun müddet ona yardım etmişti. Bk. Râzî ve Şeyhzâde.)

93/7. (Rabbin) seni, (hikmet ilmini ve dinî ahkâmı) bilmediğini bilip de (vahiy ve ilhâm ile sana İslamî hükümleri öğreterek) doğru yola iletmedi mi? (İçinde yaşadığın toplum küfür ve dalâlet karanlığına boğulmuş iken, sen Hıra mağarasına sığınarak derin bir tefekkürde teselli buluyor ve hakikat şafağının sökmesini beklercesine yapayalnız yaşıyordun. Hak teâlâ seni, zifirî karanlığın kapladığı o toplum içinde vahiy nûru ile nübüvvet aydınlığına kavuşturmadı mı? Böylece nice insanları İslâm ile hidâyete eriştirmedi mi? )

93/8. Seni, bir yoksul olduğunu bilip de (ticâretle veya kalp zenginliğiyle yahut Hazret-i Hadîce'nin malı veyahut ganimet malları ile) zengin etmedi mi?

93/9. O hâlde (Resûlüm), yetime sakın kötü muamele etme.

93/10. Bir şey isteyeni (dilenciyi) sakın azarlama.

93/11. Fakat Rabbinin (sana verdiği peygamberlik, Kur’ân ve diğer) nimet(ler)ini (insanlara) anlat(arak, tebliğde bulunarak şükrünü edâ et).

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

0 ﴿