105. FÎL SÛRESİ

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

105/1. (Ey Resûlüm,) Rabbinin (Kabe'yi yıkmak istiyen Ebrehe komutasındaki) fîl ashâbına (fillerle teçhiz edilmiş orduya) ne yaptığını görmedin (bilmedin) mi? (Tevâtür olarak işittiğin bu haberi, görmüş gibi bilmektesin. İçinde bulunduğun toplum da bunu bilmektedir.)

105/2. (Allahü teâlâ) onların tuzaklarını (kötü plânlarını) boşa çıkarmadı (onları helâka uğratmadı) mı?

105/3. Onların üzerine (bölük bölük) ebâbîl kuşlarını gönderdi.

105/4. Onlara siccîl (pişmiş ve sertleşmiş çamur)dan taşlar atıyorlardı. (Taşlar, nohuttan küçük mercimek büyüktü. Her bir taşın kime ait olduğu, kime atılacağı üzerinde yazılı idi. Taşlar kime isabet etmişse, onu delik deşik ederek yere sermişti. Ordu perişan oldu. Ancak çok küçük bir grup kaçabildi. Onlar da başlarına gelen bu fecî olayı anlattıktan sonra helâk oldular.)

105/5. Sonunda (Allahü teâlâ) onları, (kurt tarafından veya özü yahut tanesi) yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.

 

106. KUREYŞ SÛRESİ

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

(Bu sûrenin mana itibariyle kendinden önceki sûre ile bağlantılı olduğu söylenmiştir. Bunlar arasında Ubeyy b. Ka'b da vardır. Mushaf'ında bu iki sûreyi birbirinden ayırmamıştır. Bk. Râzî ve Kurtubî.)

106/1. (Ey Resûlüm,) Kureyş (kavmine verdiğim sayısız nimetler içinde onların) emniyet ve selâmeti için (Fil ashâbını helâk etmem vardır. Fîl ashâbı onlara çok sıkıntı veriyordu.)

106/2. (Özellikle) kışın (Yemen'e) ve yazın (Şam'a) seyahatlere alıştırdığı (onlara verilen birçok nimetten dolayı Allah’a kulluk etmiyorlarsa, hiç olmazsa, yolculuk ve ticaretleri konusunda onları güven ve selâmete kavuşturduğu) için,

106/3. Şu Beyt’in (Kâ'be’nin) Rabbine (bu nimetin bir şükrü ve itirafı olarak) kulluk etsinler. (Tevhîd, kulluğun, ibâdetlerin anahtarıdır.)

106/4. (O Rab ki, Mekkelilerin Habeşlilerden aldıkları yiyeceklerle veya kıtlık senelerinde Yemen’den getirilen ürünlerle) onları açlıktan doyurdu (kurtardı) ve kendilerini (Fil ashâbının) korku(sun)dan emin (güvenli) kıldı.

(İlgili âyet-i kerimede şöyle buyrulur:

O vakit (Peygamberim) İbrâhim: “Ey Rabbim, bu (mekânı) emin (güvenli) bir belde (şehir) kıl. (…) îman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır!” diye dua etmişti. Bk. Bakara 2/126.)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

0 ﴿