114/5. O ki, insanlar (Allah’)ın (zikrinden gâfil olduklarında) göğüslerine (kalplerine) vesvese verendir.

(Enes “radıyallahü anh” anlatıyor: Resûlüllah “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm” hanımıyla birlikteydi. Yanından bir adam geçti. Hazret-i Peygamber adamı çağırarak:

"Bu benim zevcemdir!" dedi. Adam:

"Ey Allah'ın Resûlü! Ben herkesten şüphe edebilirim, ama, sizden asla!'' deyince, Hazret-i Peygamber:

“Şeytan, insana, damarlardaki kan gibi nüfuz eder. Ben, onun kalplerinize kötü bir şey bırakmasından korkarım.” buyurdu. Başka bir rivâyette: Şüphesiz şeytan, Âdem oğlunun damarlarında kanın dolaştığı gibi (kendisini hissettirmeden) dolaşır (Tirmizî, Radâ 17, (1172) ). Bk. Buhârî, İ'tikâf 8, 11, 18, Bed'u'l-halk 11, Edeb 121, Ahkâm 21; Müslim, Selâm 23-25 (2174, 2175); Ebû Dâvûd, Sıyâm 79, (2470).

İbnu Abbas “radıyallahü anhüma” anlatıyor:

Resûlüllah “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm” buyurdular ki: Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir; gaflette olunca, vesvese verir. Bk. Buhârî, Tefsir, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs 1.

Vesvâs, cinlerin ve insanların verdiği vesvesedir. Bu da insanın içinden geçirdiği şeylere denir. Peygamber “aleyhisselâm” şöyle buyurmuştur: Şüphesiz yüce Allah, ümmetinin işlemedikçe veya söylemedikçe içlerinden geçirdikleri şeyleri bağışlamıştır (Buhârî, Talâk, 11). Bk. Kurtubî)

 

Meâl-i Şerîf (Ehl-i Sünnet Alimleri: Beydâvî, Celâleyn, Nesefî, Semerkandî...)

 

5 ﴿