1

(Ey Resûlüm), münâfıklar sana geldiği zaman şöyle dediler: “ Şehadet ederiz (kalbimizdeki inancı beyan ederiz) ki, doğrusu sen, muhakkak Allah’ın peygamberisin.” Allah da biliyor ki, gerçekten sen, O’nun şüphe götürmez peygamberisin. Bununla beraber Allah, şehadet ediyor ki, münâfıklar tamamen yalancıdırlar, (sözleri inançlarına uymamaktadır, yalan yere yemin ediyorlar).

2

Yeminlerini bir kalkan edinib de Allah yolundan yüz çevirmektedirler. Şüphesiz bunlar ne fena yapıyorlar!...

3

Bu kötü halleri şundan: Çünkü onlar görünüşte îman ettiler, sonra (kalpleri ile) inkâr ettiler. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiş de artık anlamaz olmuşlardır onlar.

4

Sen o münâfıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider ve söylerlerse, dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar, direk olmuş keresteler gibidirler. (Asker arasında çıkan) her gürültüyü, (korkularından) kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandırlar; onun için (kendilerine emniyet etme), onlardan sakın. Allah kahretsin onları!... Hakdan nasıl çevriliyorlar?

5

O münâfıklara: “Gelin, Allah’ın Rasûlü sizin için mağfiret dileyiversin.” denildiği zaman, başlarını bükerler ve görürsün ki, kibir taslayarak, (tevbeye ve özür dilemeye yanaşmıyarak) yüz çevirirler.

6

Onlar için mağfiret dilesen de, mağfiret dilemesen de haklarında müsavidir; Allah o münâfıkları asla bağışlamaz ve Allah (böyle) fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.

7

Onlar öyle kimselerdir ki: “ Rasûlüllah’ın yanındakilere harcayıb yedirmeyin; tâ ki dağılsınlar.” diyorlar. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır; fakat münâfıklar anlamazlar.

8

Diyorlar ki, “(eğer bu savaştan) Medine’ye bir dönersek kuvvet ve şerefi çok olan (bizler), zayıf ve düşük olanı (mü'minler topluluğunu) oradan çıkaracaktır. Hâlbuki kuvvet ve üstünlük Allah’ın, Rasûlünün ve mü'minlerindir; fakat münâfıklar bilmezler.

9

Ey îman edenler! Sizi ne mallarınız, ne çocuklarınız, Allah’ı anmaktan, (beş vakit namaz kılmaktan, ibâdet etmekten) alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, (mal ve çocuklarının meşguliyeti altında kalırsa) işte onlar hüsrana düşenlerdir.

10

Sizden birinize ölüm (alâmetleri) gelip de: “ Ey Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de, sadaka versem ve salihlerden olsam” demezden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) harcayın.

11

Hâlbuki Allah, bir kimseyi, eceli geldiği zaman asla geciktirmez ve Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

 

Ali Fikri Yavuz Meâli

 

0 ﴿