1(Müşrikler) hangi (büyük) şeyden birbirlerine soruyorlar? 2(2-3) O hakkında ayrılığa düşmekte oldukları büyük haberden (öldükten sonra dirilmekten) mi? (Hem bununla alay mı ediyorlar?) 3(2-3) O hakkında ayrılığa düşmekte oldukları büyük haberden (öldükten sonra dirilmekten) mi? (Hem bununla alay mı ediyorlar?) 4Hayır, (ihtilâfa lüzum yok, iş dedikleri gibi değil). İleride (kıyâmet günü, inkârlarının akıbetini) bilecekler. 5Hayır hayır, ileride bilecekler. 6Biz, yapmadık mı arzı bir döşek, 7Dağları da birer kazık? 8Sizleri de (erkek-dişi) çift çift yarattık. 9Uykunuzu ise, bir dinlenme yaptık. 10Geceyi bir örtü yaptık. 11Gündüzü ise, geçim vakti kıldık. 12Üstünüze, yedi sağlam gök bina ettik. 13İçlerinde parıl parıl ışıldayan bir kandil (güneş) astık. 14Rüzgârların sıkıştırıp yoğunlaştırdığı bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik; 15Onunla çıkaralım diye, daneler, otlar, 16Sarmaş dolaş bağlar, bahçeler... 17Şüphesiz ki, (haklı ile haksızın ayırd edileceği) o fâsıl günü (kıyâmet) muayyen bir vakit olmuştur. 18Sûr’a üfürüleceği o gün, (mezarlardan kalkıp mahşere) bölük bölük gelirsiniz. 19Bir de, semâ açılmış da kapı kapı olmuştur. 20Dağlar yürütülmüş de bir serap olmuştur, (yerlerinde yeller esmektedir). 21Muhakkak ki cehennem, (melekler tarafından kâfirleri) bir gözetleme yeridir. 22Kâfirler için bir dönüş yeridir. 23Nice devirler boyunca içinde kalacaklar... 24Orada ne bir serinlik tadacaklar ne de içilecek bir şey! 25Bir kaynar su ve irin içecekler. 26Bir ceza ki, (işledikleri amellere) uygun... 27Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini hiç ummuyorlardı, 28Âyetlerimizi de alabildiklerine yalanlamışlardı. 29Biz ise, her şeyi (Levh-i Mahfûz’da) yazıp tesbit ettik. 30(O kâfirlere şöyle denilir): Şimdi tadın, artık size azap artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz. 31Şüphesiz takva sahiblerine (her türlü kederden) kurtuluş (cennet) var. 32Bahçeler var, üzümler var; 33Aynı yaşta tomurcuk sîneliler, 34Hem dolgun kadehler var... 35Orada ne boş bir lâf işitilir, ne de bir yalan... 36(Bu, takva sahiplerinin işledikleri güzel amellere) bir karşılık ki, Rabbinden, bir ihsandır; yeter mi yeter... 37O, göklerle yerin ve bütün aralarındakilerin Rabbidir; Rahmân’dır: O’na hiç bir sözde (ve itirazda) bulunamazlar. 38O gün Cebrâil ve melekler saf halinde duracaklar. Rahmân’ın, kendisine izin verip de doğruyu söylemiş olandan başkaları bir kelime söyliyemiyecekler... 39İşte bu kıyâmet, çaresiz vuku bulacak gündür. Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol edinsin, (îman edip itâatten ayrılmasın). 40Çünkü biz, size, (Âhirette olacak) yakın bir azabı haber verdik. O gün kişi, ellerinin kazanıp öne (Âhirete) gönderdiği amellere bakacak ve kâfir şöyle diyecektir: “ Ah ne olurdu, ben bir toprak olaydım!...” | |||
|
﴾ 0 ﴿