30

Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.9

9. Âyetteki "Allah'ın tuzak kurması" ifadesi mecazî olup, "Allah'ın, kurulan tuzağı bozması" veya "tuzak kuranları cezalandırması" anlamını ifade eder. Müşrikler, Hazret-i Peygamberin Medine'ye hicret edeceğini öğrenince, ona engel olmak için bir çare bulmak üzere, Dâru'n-Nedve'de toplandılar. Zira hicretin gerçekleşmesi hâlinde Müslümanlığın önü alınamayacak, pek çok menfaatleri bu sebeple yok olacaktı. Toplantıda, Hazret-i Peygamberin hapsedilmesi, sürgün edilmesi ve öldürülmesi yönünde teklifler getirildi. Öldürmek kesin çözümdü. Ama Haşimoğullarının problem çıkarmasından çekiniyorlardı. Ebu Cehil, şöyle bir çözüm teklif etti: "Her kabileden bir genç seçelim, ellerine birer kılıç verelim, hepsi birden hücum edip onu öldürsünler. Böyle yaparsak, Haşimoğulları bütün kabileleri karşısına alıp bir hak dava edemez." Bu görüş kabul edilince, Cebrâil durumu Hazret-i Peygambere haber vermişti. Hazret-i Peygamber, kendi yatağına Hazret-i Ali'yi yatırarak Hazret-i Ebubekirle birlikte Mekke'den çıkmış ve hicreti gerçekleştirmişti. Âyette söz konusu edilen tuzak, işte müşriklerin bu planıdır. "Allah'ın tuzak kurması" kavramıyla ilgili olarak bakınız: Âl-i İmrân sûresi, âyet, 54 ve ilgili dipnot.