38Biz de: Hepiniz oradan inin; eğer size benden bir hidâyet gelir de kim benim hidâyetime tâbi olursa, onlara korku yoktur ve üzülecek de değillerdir, dedik. "Biz de: Hepiniz oradan inin, dedik". Te'kit için ya da maksat başka olduğu için tekrar edilmiştir. Çünkü birincisi belâ yurduna ineceklerini ve orada birbirlerine saldıracaklarını ve sonsuza kadar kalmayacaklarım göstermektedir. İkincisi ise teklif için indirildiklerini göstermektedir; şöyle ki, kim doğru yolu bulursa kurtulur; kim de ondan saparsa helâk olur. Bir de şuna dikkat çekmek için tekrar edilmiştir, bu iki şeyden biriyle olan inme korkusu tedbirli bir kimseyi Allahü teâlâ’nın hükmüne karşı gelmekten engellemeye yeter, kaldı ki, ikisi birden olursa! Ancak Âdem unuttu ve onu azimli biri olarak bulamadık. Bir de bu ikiden her biri düşünmek isteyen için ibret olarak yeter (bunu bildirmek için tekrar edilmiştir). Şöyle de denilmiştir: Birincisi cennetten dünya göğüne, ikincisi de oradan yeryüzüne inmek içindir. Bu da gördüğün gibi (pek doğru değil)dir. "Cemian” lâfzan hâl’dir, manen tekittir, sanki: Hepiniz inin denilmiştir. Bunun içindir ki, aynı zamanda inmiş olmaları gerekmez, hepsi geldi, sözünde olduğu gibi. "Feimma ye'tiyenneküm minni hüden femen tebia hüdaye felahavfün aleyhim vela hüm yahzenun” İkinci şart cevabıyla beraber birinci şartın cevabıdır. Mâ edâtı zâittir, onunla in edâtı te'kit edilmiştir. Bunun içindir ki, fiili nûn ile te'kit etmek güzel olmuştur, fiilde taleb manası olmamakla beraber böyle (güzel) olmuştur. Mana da şöyledir: Benden size kitap veya peygamber gönderme ile bir rehber gelirse, kim de ona tâbi olursa, kurtulur ve başarır. hidâyetin gerçekleşeceğinde kuşku olmadığı hâlde şüphe edâtı in'in getirilmesi, aklen vâcip olmayıp ihtimal dahilinde olmasındandır. Hûda lâfzının da zamirle gösterilmeyip de tekrar edilmesi de ikincisinde birincisinden daha genel bir mana murat edilmesindendir. O da elçilerin getirdiği ve aklın da hükmettiği şeydir. Yani kim kendine gelen şeye tâbi olur ve aklın kabul ettiği şeye riayet ederse, onlara korku yoktur, hele başına istenmeyen bir şey hiç gelmez. Onlar istedikleri şeyi kaçırmış da değillerdir ki, üzülsünler. Korku beklenen bir şey için olur, üzüntü de geçen bir şey için olur. Allah onlardan azâbı bertaraf etmiş ve onlara sevabı da en tekitti ve en beliğ (veciz) şekilde vermiştir. Hüzeyl lehçesiyle hüdeyye ve feth ile de felâ havfe şeklinde de okunmuştur. |
﴾ 38 ﴿