68Onlar da: "Rabblne dua et de onun ne olduğunu bize açıklasın, dediler. O da şöyle dedi: O diyor ki: O ne çok yaşlı ne de körpe bir inektir; ikisi arasında dinç bir hayvandır. Artık size emredileni yerine getirin. "Onlar da: Rabbine dua et de onun ne olduğunu bize açıklasın, dediler". Yani hâli ve durumu nedir, dediler. Sözün hakkı: O nasıl bir inektir yahut nasıl bir şeydir, demekti, çünkü genellikle cinsten sorulur. Ancak onlar kendilerine emredilenin cinsinden bir şeyin bulunmadığını görünce, onun aslını bilmiyorlarmış ve onun gibisini görmemişler gibi davrandılar. "O da: O diyor ki: O ne çok yaşlı ne de körpe bir inektir; ikisi arasında dinç bir hayvandır, dedi". Ne yaşlıdır ne de gençtir. Faradatil bakaratu furudan denir ki, kesmektir, sanki inek yaşım kesmiş ve sonuna varmıştır. Bikr maddesi de bir şeyin ilki manasınadır, bükre (sabahın erken vakti), bakure (turfanda meyve) de bundandır. "Avanun” yani ortadır, demektir. Şâir de şöyle demiştir: Onlar bakire ve ortayaş arası yumuşak kadınlardır. "Beyne zalik” yani yaşlı ile genç arasında demektir. Bunun içindir ki, ona beyne (ara) lâfzı izafe edilmiştir. Çünkü o ancak birden çok şeye muzâf kılınır. Bu kinayelerin ve bu sıfatların bir ineğe dönmesi, ondan belli bir ineğin murat edildiğini gösterir. Bu durumda açıklamanın hitap vaktinden geriye bırakılması câizdir demek lâzım gelir. Kim bunu inkâr ederse, bundan murat edilenin sıradan bir inek olduğunu ve belirtilmemiş olmasını murat eder. Sonra da soruları sebebiyle belirtilmiş olduğunu iddia eder. Bundan da (yani belirtilmemiş bir inek olmasından) da neshin eylemden önce olması lâzım gelir. Çünkü tahsis (bir şeyi özel hâle getirme) Nâs ile sâbit olan serbestliği iptal etmek demektir. Doğrusu ikisinin (açıklamayı hitaptan sonraya bırakmanın ve eylemden önce nesih yapmanın) câiz olmasıdır. Lâfzın zahiri ve Efendimiz aleyhis-salâtü ves-selâm'dan rivâyet edilen: "Eğer herhangi bir inek kesselerdi onlara yeterdi. Ancak onlar zorlaştırdılar; Allah da onlara zorlaştırdı” hadisi ile onların işi uzatmalarından ötürü kınanmaları ve "size emredileni yapın” diyerek tekrar tekrar sormaktan men edilmeleri de ikinci görüşü destekler. "Size emredileni yapın” yani emrolunduğunuz şeyi demektir. Bu da mâ tü'merune bihi manasınadır. Emertükel hayre fefal mâ ümirte bihi manasınadır. Yahut da emreküm me'mureküm (mastar mef'ûl manasınadır) demektir. |
﴾ 68 ﴿