101Onlara Allah katından yanlarındakini tasdik edici bir peygamber geldiği zaman, kendilerine kitap verilenlerden bir grup Allah'ın kitabını hiçbir şey bilmiyorlar gibi kaldırıp arkalarına attılar. "Onlara Allah katından yanlarındakini tasdik edici bir peygamber geldiği zaman” Îsa ve Muhammed gibi, o ikisine de selâm olsun, "kendilerine kitap verilenlerden bir grup Allah'ın kitabını kaldırıp arkalarına attılar” Allah’ın kitabı Tevrat demektir, çünkü onların onu tasdik eden peygamberi inkârları, onu tasdik eden şeylerde onu İnkârdır ve içinde mu'cizelerle desteklenmiş elçilere îmanın vâcip olduğunu bildiren şeyi de arkaya atmadır. Şöyle de denilmiştir: Resûl sallallahu aleyhi sellem'in yanında olan şey Kur'ân'dır. "Sırtlarının arkasına” ondan baş çevirmelerini önemsiz olduğu için arkaya atılan şeyden yüz çevirmeye benzetti. "Sanki bilmiyorlarmış gibi” onun Allah kitabı olduğunu, yani onların bu husustaki bilgileri sağlamdır, ancak onlar inatlarından bilmezlikten geliyorlar. Bil ki, Allahü teâlâ bu iki Âyette Yahûdîlerin dört büyük fırkaya ayrıldıklarını göstermiştir: Birinci fırka, Tevrat'a îman ettiler ve haklarını yerine getirdiler, Meselâ ehl-i kitabın mü'minleri gibi. Bunlar da azdır, "hayır, çokları îman etmezler” (Bakara: 100) kavli buna delâlet etmektedir. İkinci fırka, inat ve fasıklıklarından dolayı sözlerini arkaya attıklarını ve sınırı çiğnediklerini açıkça söylediler. Bunlar da: "İçlerinden bir grup onu kaldırıp attı” (Bakara: 100) kavli ile belirtilmişlerdir. Üçüncü fırka, arkaya attıklarını açıkça söylemediler, fakat bunları bilmedikleri için attılar, bunlar da çoğunluktur. Dördüncü fırka da durumu bildikleri hâlde dıştan bunlara sarıldılar, içten onu dışladılar, bunu da haset ve inatlarından yaptılar. Bunlar da bilmezden gelenlerdir. |
﴾ 101 ﴿