188

Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin; insanlardan bir kısmının mallarını günahla yemek için bilip dururken onları hakimlere aktarmayın.

"Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin” yani bazınız bazınızın malını Allahü teâlâ’nın mubah etmediği yolla yemesin, demektir. Beyne zarf yahut hâl olarak mensûbtur.

"Ve tüdlu biha ilelhükkâmi” yasaklanan şeye atıftır ya da gizli en ile mensûbtur. İdlâ da atmaktır ki, kararını hakimlere bırakmayın demektir,

"yemeniz için” hakimlere başvurmakla "ferikan” bir kısmını "halkın mallarından günahla” günahı mûcip şeylerle demektir, Meselâ yalancı şahitliği, yalan yeminle veyahut günaha bulaşarak demektir.

"Bilip dururken” haksız olduğunuzu, çünkü günahı bilerek irtikâp etmek daha çirkindir.

Rivâyete göre Abdan el - Hadrami, İmruulkays el - Kindi'de bir parça toprak alacağı olduğunu iddia etti, belgesi de yoktu. Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem, İmruulkays'in yemin etmesine karar verdi; o da yemin etmek istedi. Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem:

"Şüphesiz Allah,'a verdikleri sözleri ve yeminleri az pahaya satanlar...” (Al-i İmran: 77) ayetini okudu. O da yemin etmekten çekindi ve araziyi Abdan'a teslim etti. Âyet bunun üzerine indi. Bu, kadı'nın kararının bâtmen (arka planda) geçerli olmayacağına delildir. Aleyhisselâm Efendimizin şu sözü de bunu teyit eder: Ben de bir insanım, bana davaya geliyorsunuz, bazen biriniz daha dilbaz oluyor ve delilini daha açık sunuyor. Ben de dinlediğime göre onun lehine karar veriyorum. Kime din kardeşinin bir hakkını vermiş isem o bir parça ateştir; artık onu ister alsın isterse terk etsin.

188 ﴿