235Kadınları üstü kapalı şekilde istemenizde yahut içinizde saklamanızda size günah yoktur. Allah onları anacağınızı bildi. Ancak uygun bir söz söylemeniz dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin. Farz olan iddet süresine varıncaya kadar nikah akdetmeye karar vermeyin. Bilin ki, Allah sizin içinizdekini biliyor; ondan sakının. Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayıcıdır, yumuşaktır. "Vela cünaha aleyküm fima arrattüm bihi min hıtbetin nisai” tariz ve telvih maksadı hakikat yahut mecaz olarak konulmayan şeyle üstü kapalı şekilde anlatmaktır. Meselâ bir şey isteyenin: Selâm vermek için geldim, demesi gibi. Kinaye ise bir şeyi lazımları ve eşanlamlıları ile bildirmektir, Meselâ tavilün nicad (kılıç bağı uzun) gibi ki, sırık gibi demektir. Kesirür rimad (külü çok) gibi ki, çok misafir ağırlayan demektir. Hutbe ve hıtbe hitabet tarzıdır, ancak zamme ile hutbe vaaza mahsustur, kesre ile hıtbe de kadın istemeye mahsustur. Kadınlardan maksat da kocaları öldüğü için iddet bekleyenlerdir. Bu kadınları üstü kapalı istemek de ona: Sen güzelsin yahut faydalısın, benim maksadım senin gibi biriyle evlenmektir vb. gibi şeyler söylemektir. " Yahut içinizde saklamanızda” kalplerinizde gizleyip de ne açıkça ne de kapalı şekilde söylememektir. "Allah onları anacağınızı bildi” onlara karşı ve onları istemekten sabredemeyeceğinizi bildi. Bunda bir nevi azarlama vardır. (Ancak onlarla gizlice vaatleşmeyin) bu da yasağı telâfidir, bunu da setezkuru hünne kavli göstermektedir yani onları anın ancak nikah yahut cima vaadinde bulunmayın demektir. Gizliceden kasıt cinsel ilişkidir, çünkü o gizlenir ve kasıt akittir, çünkü o da sebeptir. Bunun manası şöyledir de denilmiştir: Onlarla gizle vaatleşmeyin yani gizlice müstehcen bir şeyle vaatleşmeyin demektir. "Ancak uygun bir söz söylemeniz dışında” o da bunu îma etmektir, açıkça söylememektir. Müstesna minh de mahzûftur, illâ muvaadeten marufeten yahut illâ muvaadeten bikavlin marufin demektir. Bunun sirren'den istisna-i mukatı olduğu da söylenmiştir ki, zayıftır, çünkü bundan lâ tüvaiduhunne illeta'rida çıkar ki, bu va'dedilen bir şey değildir. Bunda iddetteki kadını açıkça istemenin haram,fat iddetindekini ise îma yollu istemenin câiz olduğuna delil vardır. Bain talakla iddet bekleyen kadında ise ihtilâf edilmiştir; doğrusu câiz olmasıdır. "Nikah akdetmeye karar vermeyin” karardan bahsetmesi akdin kesinlikle yasak olmasındandır yani nikah akdetmeye azmetmeyin, demektir. Manası şöyledir de denilmiştir: Nikah akdedileceğini kesip atmayın, çünkü azmin asıl manası kesmektir. "Farz olan iddet süresine varıncaya kadar” yani yazılan iddet bitinceye kadar demektir. "Bilin ki, Allah içinizdekini bilir” câiz olmayan şeye azminizi "ondan sakının” karar vermeyin. "Bilin ki, Allah bağışlayıcıdır” azmedip de Allah korkusuyla yapmayanı, "yumuşaktır” size acele ceza vermez. |
﴾ 235 ﴿