18Allah adaleti ayakta tutarak kendinden başka ilâh olmadığına, melekler ve ilim sahipleri de şahitlik etti. Ondan başka ilâh yoktur. Mutlak gâlibtir, hikmet sâhibidir. "Allah kendinden başka ilâh olmadığına şahitlik etti". Ortaya deliller koymak ve bunları dile getiren âyetler indirmekle birliğini açıkladı. "Melekler de” ikrar etmekle, "ilim sahiplen de” buna îman etmek ve delil getirmekle. Bunlar beyan ve keşifte şahidin şahitliğine benzetilmiştir. (Adaleti ayakta tutarak) nzıklan taksimde ve hükmünde adaleti icra ederek. Mensûb olması da Allah lâfzından hâl olduğu içindir. Ayrı olması, cae zeydün ve bekrün rakiben misalinde câiz olmadığı hâlde burada câiz olması karışıklık olmadığı içindir. Tıpkı: "Vevehebna lehu ishaka ve yakube nafileh” (Enbiya: 72) kavlinde olduğu gibi. Ya da kaimen hüve'den hâl’dir, âmili de cümlenin manasıdır ki, teferrede kaimen yahut ehakkahu kaimen demektir, çünkü müekkit hâl’dir. Ya da medih için veyahut menfi (lâilahe)nin sıfatı olduğu için mensûbtur ki, bu da zayıftır. O (adaleti ayakta tutması) şahitlik edilen şeyin içine dahildir. Ya da hüve zamirinden hâl’dir. Hüve'den bedel olarak yahut mahzûf mübtedanın haberi olarak elkaimu bilkıst şeklinde Merfû' da okunmuştur. "Ondan başka ilâh yoktur” te'kit için tevhid delillerini bilmeye ve delil getirildikten sonra onunla hüküm verilmeye daha çok itina gösterilmesi ve "el-azîzül hakîm” kavline de dayanak olması için tekrar edilmiştir. Böylece onun bu ikisi ile mevsûf olduğu bilinir. Azizin başa alınması kudretini bilmenin hikmetini bilmeden önce olduğu içindir. Merfû' olmaları da zamirden bedel yahut şehide'nin fâ'iline sıfat olmalarındandır. Kelime-i tevhidin fazileti hakkında Efendimiz aleyhis-salâtü ves-selâmdan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Kıyamet gününde bunu söyleyen kimse getirilir, Allahü teâlâ: Bu kulumun benim yanımda bir sözü vardır, ben de onu yerine getirmeye en lâyık kimseyim; kulumu cennete girdirin, der. Bu da usuiuddin (akaid) ilminin fazilet ve şerefini gösteren bir delildir. |
﴾ 18 ﴿