91

Şüphesiz kâfir olup da kâfir olarak ölenlerin hiçbirinden yer dolusu altın feda etse de asla kabul olunmaz. İşte onlar için pek acıklı bir azâp vardır. Onların hiç yardımcıları da yoktur.

"İnneilezine keferu ve matu vehüm küffarun felen yukbele min ahadihim mil'ül ardı zeheben” kâfir olarak ölmek fidyenin kabulünü engellediği için burada bunu akla getirmek üzere fe getirilmiştir. Mil'üşşey, bir şeyin dolusu demektir. Zeheben de temyiz olarak mensûbtur. Mil'ünden bedel yahut mahzûf mübtedanın haberi olarak da Merfû' okunmuştur.

"Velevifteda bih” bu da manaya göredir, sanki felen yukbele min ahadihim fidyetün velevifteda bimil'il ardı zeheben, denilmiş gibidir.

Ya da muzmere ma’tûftur ki, takdiri: Felen yukbele min ahadihim mil'ül ardı zeheben lev tekarrabe bihi fiddünya ve levifteda bihi minel azabi fılâhireti demektir.

Ya da maksat levifteda bimislihi (misli kadar fidye verse) demektir, tıpkı Allahü teâlâ’nın:

"Eğer yeryüzündeki şeylerin hepsi ve bir misli de yanında olmak üzere zâlimlerin olsaydı...” (Zümer: 49) âyetinde olduğu gibi. Misi hazfedilir ve akılda tutulur, çünkü iki misil tek şey gibidir (bir çift ayakkabı). "İşte onlar için pek acıklı bir azâp vardır” bu da uyarmada mübalağadır ve ümit kestirmedir; çünkü fidyesi kabul olunmayan bazen lütuf olarak affedilir (bunlarda o da olmayacaktır). (Onların hiç yardımcıları da yoktur) azâbı def edecek yardımcıları, min de istiğrak (hepsi ifade etmek) için zâittir.

91 ﴿