99

De ki: Ey kitap ehli, kendiniz şâhit olduğunuz hâlde îman edenleri Allah yolundan, kendiniz eğriliğini isteyerek niçin çeviriyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir.

"De ki: Ey kitap ehli, îman edenleri Allah'ın yolundan niçin çeviriyorsunuz?” Hitabı ve istifhamı tekrar etmesi, daha çok azarlamak ve mazeretlerinin olmadığım bildirmek içindir. Şu da bildirilmek istenmiştir ki, iki durumdan her biri bizatihi çirkindir ve Allah’ın azabım celp edicidir. Allah'ın yolu da takip edilmesi gereken haktır ki, o da İslâm'dır.

Şöyle de denilmiştir: Onlar mü'minleri kızdırır ve kışkırtırlardı. Öyle ki, Evs ile Hazrec'e geldiler, onlara cahiliyede aralarında geçen düşmanlığı ve savaşı hatırlattılar. Yine öyle bir şey yapsınlar istediler ve ondan çevirmek için hile yaptılar. (Ona bir eğrilik arayarak) bu da tesuddune'deki cemi vavmdan hâl’dir, yani insanların kafalarını karıştırarak, bir eğrilik isteyerek demektir. Nesih yoktur diyerek ve Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in sıfatını değiştirerek veya benzer şeyler yaparak onda haktan sapma olduğu vehmini akla getirmek ya da mü'minleri kışkırtmak istediler ki, birlikleri dağılsın, din işleri sekteye uğrasın.

"Şâhit olduğunuz hâlde” onun Allah'ın yolu olduğuna, ondan çevirmenin sapma ve saptırma olduğuna ya da kendi milletinizce âdil olduğunuza demektir ki, sizin sözünüze güvenirler ve davalarda sizleri şâhit tutarlar demektir.

"Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir” bu da onlar için tehdittir.

Birinci Âyette inkâr edilen küfürleri olduğundan, onlar da onu açıkça ifade ettiklerinden bunu: Allah yaptıklarınıza şahittir diyerek bitirdi. Bu Âyette de inkâr edilen mü'minleri İslâm'dan çevirme olduğundan ve bunu da gizleyip onun için hile yaptıklarından dolayı bunda da: Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir, dedi.

99 ﴿