170

Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdiklerine sevinir ve henüz arkalarından kendilerine katılmayan kimselerle de, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler diye sevinirler.

"Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdiklerine sevinir” o da şehitlik şerefi, ebedî hayatta kurtuluş, Allah'a yakınlık ve cennet nimetinden istifadedir.

"Ve henüz kendilerine katılmayan kimselerle de sevinirler” yani öldürülmeyip de kendilerine katılmayan mü'min kardeşleriyle sevinirler,

"arkalarından gelen” ya zaman bakımından ya da rütbe bakımından arkalarından gelen demektir. (Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler diye). Bu da Ellezîne'den bedeldir,

Mana da şöyledir: Onlar gördükleri âhiret durumundan ve arkalarında bıraktıkları mü'minler bakımından; eğer ölür veya öldürülürlerse öyle bir hayatla diri olacaklar ki, onu ne bir mahzurun muhtemel korkusu ne de bir isteğin elden kaçması onu tehir etmez. Âyet insanın bu görünen heykelden ibaret olmadığım, bilâkis zâtı ile idrak eden, bedenin çürümesi ile çürümeyen; idraki, acı duyması ve zevklenmesi buna bağlı olmayan bir cevherdir. Allahü teâlâ’nın, Fir'avn hanedanı hakkında "ateşe arz olunurlar” (Ğafir: 46) âyeti de bunu desteklemektedir. İbn Abbâs radıyallahü anhuma'mn, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'den rivâyet ettiği hadis de desteklemektedir:

“ Şehitlerin ruhları yeşil başlı kuşların kursaklarındadır, cennet ırmaklarından içer, meyvelerinden yerler. Arş'in gölgesinde asılı kandillerde barınırlar". Kim bunu inkâr eder de rûhu ancak bir yel (nefes) ve araz olarak görürse, onlar kıyâmet gününde diridirler, der. Bunda cihada teşvik, şehitliğe özendirme, daha çok ibâdete gönderme, kendisi gibi kardeşlerinin de nimete konmasını isteyene övgü ve mü'minler için kurtuluşa müjde vardır.

170 ﴿