173Onlar o kimselerdir ki, halk onlara: "Şüphesiz insanlar sizin için asker topladılar; onlardan korkun” dediği zaman, onların îmanlarım artırdı; "bize Allah yeter; o, ne güzel vekildir!” dediler. "Onlar o kimselerdir ki, insanlar onlara dediler” yani Abdülkays kabilesinden karşılaştıkları kervan yahut Ebû Nuaym bin Mesu'd el - Eşcaî'yi kastediyor. Ebû Nuaym'e insanlar demesi, o da onların cinsinden olmasındandır. Nitekim: Fülanün yerkebul hayle (filanca kimse atlara biner) denir, hâlbuki bir tek atı olur. Ya da Medîne'de ona insanlar katılmış ve dediklerini etrafa yaymışlardı. "Şüphesiz insanlar size asker topladılar” Ebû Süfyân ve adamlarım kastediyor. Rivâyete göre Uhut'tan dönerken: Ya Muhammed, ertesi sene seninle Bedir'de buluşalım, diye seslendi! Aleyhisselâm da: İnşallah, dedi. Ertesi sene olunca Ebû Süfyân Mekkelilerle çıktı. Merrüzzahran'a gelince Allah kalbine korku düşürdü. Geri dönmek istedi. Abdikays kabilesinden bir kervanla karşılaştı. Bunlar erzak için Medîne'ye gitmek istiyorlardı, Ebû Süfyân onlara Müslümanları geri çevirme karşısında bir deve yükü kuru üzüm va'detti. Şöyle de denilmiştir: Nuaym bin Mes'ud ile karşılaştı, o da umreden geliyordu. Ondan bunu istedi ve ona on deve söz verdi. Nuaym de çıktı, Müslümanların hazırlık yaptıklarım gördü, onlara: Mekkeliler yurdunuza geldiler, içinizden ancak kaçanlar kurtuldu, şimdi de onlara mı çıkmak istiyorsunuz, dedi? Onlar da gevşediler. Aleyhisselâm da: Ruhumu elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, yanımda kimse gelmezse ben tek başıma çıkarım, dedi. Allah bize yeter diyerek yetmiş binekli ile çıktı. (Onların îmanlarım artırdı) zade'deki gizli zamir söylenen söze yahut kâle'nin mastarına ya da bundan yalnız Nuaym kastedilirse fâ'iline râcidir, açık hüm zamiri de kendilerine söylenen kimselere râcidir. Mana da şöyledir: Onlar ona iltifat etmediler de zayıflamadılar da bilâkis o sayede Allah'a yakînleri pekişti, îmanlarını artırdı, din gayreti gösterdiler, niyetlerini düzelttiler. Bu da îmanın artıp eksileceğine delildir. İbn Ömer radıyallahü anhuma'nın şu sözü de bunu destekler: Ya Resûlallah, îman artar ve eksilir mi, dedik? O da: Evet artar, sonunda sâhibini cennete girdirir ve eksilir, sonunda sâhibini cehenneme girdirir, dedi. Bu da tâat îmandan sayılırsa gayet açıktır. Sayılmasa da öyledir, çünkü yakın (kesin inanç) ülfetle, çok düşünmekle ve kanıtların yardımı ile artar. (Allah bize yeter dediler). Ahsebehu deyiminden gelir ki, yeter demektir. Bunun muhsib manasına geldiğini de izafetle marifelik kazanmaması gösterir, Meselâ: Hâza recülün hasbüke kavlinde olduğu gibi. (O ne güzel vekildir) o ne güzel kendisine vekalet verilen kimsedir demektir. |
﴾ 173 ﴿