2

 Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin. Onların mallarım kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.

 (Yetimlere mallarını verin) yani buluğa erdikleri zaman demektir. Yetama yetim'in çoğuludur, o da babası ölendir. Bu da tek kalmak manasınadır, eddürretül yetime tabiri de bundan gelir ki, eşsiz inci demektir. Onlara bu durumda yetimler denilmesi ya onun da faris ve sahip gibi isim yerine kullanılmasındandır ki, yetaim üzere çoğul yapılmış, sonra da kalp edilip yetama denilmiştir ya da o yetma'nın çoğuludur, esra gibi. Çünkü bu da afetlerle ilgili lâfızlardandır. Sonra da yetma yetama şeklinde çoğul yapılmıştır, Meselâ esra ve üsara (esirler) gibi. Türev her ne kadar küçükleri ve büyükleri de içine alırsa da ancak örf onu buluğa ermemişle tahsis etmiştir. Âyette böyle gelmesi ya aslı üzere buluğa erdiği içindir ya da mecazen yakın geçmişte küçük sınıfına dahil oldukları içindir. Bu da onlardan aklı erdiklerini hissedince hemen buluğa erer ermez henüz o ismi kaybetmeden haklarını vermeye teşvik içindir. Bunun içindir ki, küçükken onların denenmeleri emredilmiştir.

Ya da buluğa ermedendir ki, hüküm kayıtlıdır, sanki: Buluğa erince mallarını verin buyurmuştur. Birinciyi şu olay desteklemektedir: Gatafan kabilesinden bir adamın yanında yetim yeğenine ait çok mal vardı. Buluğa erince istedi, o da vermedi. Âyet de bunun üzerine indi. Amcası bunu duyunca: Allah'a ve Resûlüne itâat ettik, büyük günahtan Allah'a sığınırız, dedi.

"Temizi murdara değişmeyin” yani kendi helâl mallarınızı onların haram mallarıyla değişmeyin demektir.

Ya da iyi durumu kötü durumla değiştirmeyin demektir, bu da mallarını muhafaza etmek olan iyi durumu onları kendi malına katmaktan ibaret olan kötü durumla değiştirmektir.

Şöyle de denilmiştir: Onların mallarından yükseğini alıp da onun yerine adisini vermeyin. Bu da değiştirmedir, değişme değildir.

"Onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin” yani birlikte harcamayın, onları eşit saymayın. Çünkü bu helâldır, o ise haramdır. Bu da bakım ücretini fazlasıyla almaktır, çünkü Allahü teâlâ:

"Onu usulü dairesinde yesin” (Nisa: 6) buyurmuştur. (Şüphesiz o) zamir yemeye râcidir,

"huben kebîra” büyük günahtır. Mastar olarak havben okunmuştur ki, habe havben olarak çekimi yapılır haben de okunmuştur ki, kâle kavlen ve kalen gibidir.

2 ﴿