46Yahûdîlerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak: "İşittik ve isyan ettik, dinle, dinlemez olası", "raina” derler. Eğer onlar: "İşittik, itâat ettik, dinle ve bize bak” deselerdi, onlar için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah inkârları yüzünden onlara lâ'net etmiştir. Artık pek azı hariç îman etmezler. (Yahûdîlerden) bu da kendilerine kitap verilenleri açıklamaktadır; çünkü onlara da başkalarına da ihtimali vardır. İkisinin arasındaki de itîraziye cümlesidir ya da a'daiküm'ü beyan etmektedir yahut da nasiyran'ın sılasıdır yani size Yahûdîlerden yardım edecek ve onlara karşı koruyacak demektir. Ya da sıfatı mahzûf haberdir. "Kelimeleri yerlerinden değiştirirler” yani Yahûdîlerden öyle bir topluluk vardır ki, kelimeleri değiştirirler, yani Allah'ın koyduğu yerlerden kaydırırlar, yerine başkasını koyarlar. Ya da onu hoşlarına gidecek şekilde te'vil eder; Allah'ın indirdiği şeyden saptırırlar. Kâfin kesri ve lamın sükûnu ile küm de okumuşlardır ki, kelimenin hafifi olan kilme'nin cem'i olur. "İşittik, derler” senin sözünü "ve isyan ettik” emrine, "dinle, dinlemez olası” yani sana, sağır olasın veya ölmenle "duymayasm” diye beddua ederler. Ya da dinle, davet ettiğin şey kabul olunmayası demektir, ya da dinle, hoşuna giden bir söz duymayası, ya da bir söz dinle, sana duyurulmasın, çünkü kulağın onu duymak istemez. Bu şekilde gayra müsmain mef’ûlün bih olur. Ya da hoşuna gitmeyen bir şey dinlemeyesin demektir. Bunu da münâfıklıklarından derler. "Raine” bize süre ver, seninle konuşalım ya da sözünü anlayalım. "Dillerini eğerek” onu kıvırarak, sövmeye benzeyen bir kelimeye benzeterek. Çünkü birbirlerine sövmeye benzeyen raina kelimesini bize süre tanı, dinlemez olası'nı da kötü bir şey duymayasın kelimesine kıvırırlar. Ya da içten münâfıklıklarından dolayı sövmek ve hakaret etmek manasına gelen kelimeyi dua ve saygıya kıvırırlar. "Dine saldırarak” onunla alay ederek ve dalga geçerek. "Eğer onlar: İşittik, itâat ettik, dinle ve bize bak” deselerdi, eğer onun yerine bunu tespit etselerdi "onlar için daha hayırlı ve daha doğru olurdu” bu sözleri onlar için daha iyi ve daha dürüst olurdu. Bu gibi yerlerde "lev"den sonra fiilin hazfedilmesi, enne'nin ona delâlet etmesinden ve onun yerine geçme sin dendir. "Fakat Allah onlara inkârları yüzünden lâ'net etmiştir” fakat onları küfürleri yüzünden perişan etmiş ve onları doğru yoldan uzaklaştırmıştır. "Artık pek azı hâriç îman etmezler” yani ancak az ve önemsiz şekilde îman ederler. O da âyetlerin ve peygamberlerin bir kısmına îman etmeleridir. Az demekle hiç etmemeyi kastetmek câizdir, şairin şu sözü gibi: Başlarına gelen musibete az şikâyet ederler (hiç etmezler). |
﴾ 46 ﴿