60

Sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmedin mi; tağuta başvurmak istiyorlar; hâlbuki onu inkâr etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan ise onları pek uzak bir sapıklıkla azdırmak istiyor.

"Sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarım iddia edenleri görmedin mi; tağuta başvurmak istiyorlar” İbn Abbâs radıyallahü anhuma'dan şöyle rivâyet edilmiştir: Bir münâfık bir Yahûdî ile dava etti, Yahûdî onu Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'e davet etti, münâfık da onu Ka'b bin Eşrefe davet etti. Sonra onlar Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e gittiler, o da Yahûdî'nin lehinde karar verdi. Münâfık da karara itiraz etti ve: Ömer'e gidelim, dedi. Yahûdî Ömer'e: Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem benim lehimde karar verdi, bu da onun kararma râzı olmadı ve sana geldi, dedi. Ömer radıyallahü anh de müNâfi’ğa: Öyle mi, dedi? O da: Evet, dedi. O da: Ben gelinceye kadar burada bekleyin, dedi, içeri girdi, kılıcını aldı, sonra da çıktı; müNâfi’ğın boynunu vurdu. Leşi soğuyunca: Allah ve Resûlünün hükmüne râzı olmayana ben böyle hükmederim, dedi! Âyet de bunun üzerine indi. Cebrâîl: Ömer hak ile bâtılı ayırdı, dedi; o sebeple ona bu isim verildi. Tağut da buna göre Ka'b bin Eşreftir. Haksız karar veren ve tercih eden de onun hükmündedir. Ona tağut denilmesi, aşırı tuğyanından veya şeytana benzemesinden yahut da ona başvurmanın şeytana başvurma olmasındandır. Çünkü buna o sevk etmiştir, nitekim:

"Hâlbuki onu inkâr etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan ise onları pek uzak bir sapıklıkla azdırmak istiyor” buyurmuştur.

"En yekfuru biha” şeklinde de okunmuştur ki, o zaman tağut cemi olur, Allahü teâlâ’nın:

"Evliyahumut tağutu yuhricunehüm” (Bakara: 257) âyetinde (cemi) olduğu gibi.

60 ﴿