66

Eğer biz onlara:

"Kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın” diye yazsa idik, bunu ancak içlerinden pek azı yaparlardı. Eğer onlar kendilerine verilen öğüdü tutsalardı hem onlar için daha hayırlı hem de îmanlarını daha pekiştirici olurdu.

"Eğer biz onlara: Kendinizi öldürün” diye yazsa idik” cihâdla ölüme maruz bırakın veyahut İsrâîl oğullarının öldürdüğü gibi onları öldürün dese idik.

"En” mastariyedir yahut emerna manasına "ketebna"yı tefsir etmektedir. (

Yahut yurtlarınızdan çıkın) Meselâ İsrâîl oğullarının buzağıya tapmaktan tevbe etmeleri istendiği zaman çıkmaları gibi. Ebû Amr ile Ya'kûb harekelemede aslolan nûn'un kesri ile "eniktülu” ve ses uyumundan dolayı vâv’ın zammı ile "evuhrucu” okumuşlardır. Sonuncusunda "vela tensevul falda” (Bakara: 237) kavlindeki cemi vâv'ına da benzetmek istemişlerdir. Hamze ile Âsım da yine asıl olan kesre ile okumuşlar; diğerleri ise onları fiile bitişen hemze yerine koyarak zamme ile okumuşlardır.

"Bunu ancak içlerinden pek azı yaparlardı". Az insanlar yaparlardı ki, onlar da ihlâslı olanlardır. Îmanları ancak hakkı ile teslim olmakla tamam olacağı belli olduğu için çoklarının kusuruna ve İslamlarının gevşekliğine dikkat çekti.

"Mâ faaluhu"daki zamir yazılan şeye râcidir, bunu da "ketebna” kavli göstermektedir ya da iki fiilin mastarlarından birine râcidir. İbn Âmir müstesna olarak ya da illâ 'len kalilen mülahazasıyla mensûb olarak okumuştur."Eğer onlar kendilerine verilen öğüdü tutsalardı” Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e tâbi olma ve ona isteyerek itâat etme öğüdünü tutsalardı "hem onlar için daha hayırlı olurdu” dünya ve âhiretleri için "hem de îmanlarını daha pekiştirici olurdu” dinlerini. Çünkü ilmi daha çok kazandırır ve şüpheyi daha çok bertaraf eder.

Ya da amellerinin sevabını daha çok sağlamlaştırırdı. Tesbiten temyiz olarak mensûbtur. Bu âyet de geçen gibi o münâfıkla Yahûdî hakkında inmiştir.

Şöyle de denilmiştir: Bu ve bundan önceki Hatıb bin Ebi Beltaa hakkında inmiştir. O, Zübeyr'le hurma bahçesini sulama konusunda dava etti. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem de: Zübeyr, önce sen ağaçlarını sula, sonra da suyu komşuna salıver, dedi. Hatıb da: Halanın oğlu olduğu için böyle karar verdin, dedi! aleyhis-salâtü ves-selâm da: Ey Zübeyr, sen ağaçlarını sula, sonra suyu tut, iyice dibe insin, hakkını tam al, sonra da onu komşuna gönder, dedi.

66 ﴿