78

Nerede olursanız ölüm size ulaşır; ister ki, sağlam kalelerde olun. Onlara bir iyilik dokunursa bu, Allah katındandır, derler. Başlarına bir musibet gelirse bu, senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi Allah katındandır. Bu topluluğa ne oluyor da neredeyse söz anlamıyorlar!

"Eynema tekunu yüdrik kümül mevtü” fe'nin hazfi ile Merfû' olarak da (yüdriküküm) okunmuştur, şairin şu mısraında olduğu gibi:

Kim iyilik yaparsa Allah onu teşekküre şayan kabul eder.

(Men yefalil hasenatillahu yeşkürüha).

Ya da yeni söz başıdır, eynama da "latuzlemun"e bağlıdır.

"İster ki, sağlam kalelerde olun” yüksek saraylarda veya kalelerde olun. Buruc aslında sarayın etrafındaki evlerdir, teberrecetil mer'etü kavlinden gelir ki, kadının açılıp görünmesidir. Ye'nin kesri le müşeyyideten de okunmuştur ki, fâ'ilinin sıfatı ile nitelenmiş olur, Meselâ: Kasidetün şaireh (şâir bir kaside) gibi. Müşeyyidetün de sarayı yükselten demektir.

"Onlara bir iyilik dokunursa bu, Allah katındandır, derler. Başlarına bir musibet gelirse bu, senin yüzündendir, derler". Hasenet ve seyyiet tâat ve masiyete denildiği gibi nimet ve belaya da denir. Âyette murat edilen de bu ikisidir yani bolluk gibi bir nimete kavuşurlarsa, onu Allah'tan bilirler, eğer kıtlık gibi bir musibetle karşılaşırlarsa, sana nispet eder ve: Hep senin yüzünden, derler. Nitekim Yahûdîler de: Muhammed Medîne'ye girdiğinden beri meyveleri eksildi ve fiyatlar yükseldi, demişlerdi.

"De ki: Hepsi Allah katındandır” yani o, irâdesine göre daraltır ve bolaltır.

"Bu topluluğa ne oluyor da neredeyse söz anlamıyorlar!” kendilerine verilen öğüt sözünü ki, o da Kur'ân'dır. Çünkü eğer onu anlasalar ve manasını iyice düşünselerdi hepsinin Allah katından olduğunu bilirlerdi, ya hayvanlar gibi sözü anlamıyorlar demektir, çünkü onların anlayışları yoktur.

Ya da zamanın olaylarını anlamıyorlar ki, üzerinde düşünsünler de verenin de vermeyenin de Allah olduğunu anlasınlar.

78 ﴿