79

Başına gelen bir iyilik Allah'tandır. Başına gelen bir kötülük de kendi nefsindendir. Biz seni insanlara peygamber olarak gönderdik. Buna şâhit olarak Allah yeter.

"Başına gelen” ey insan "bir iyilik” bir nimet "Allah'tandır” onun lütf-ü keremindendir. Çünkü insanın bütün yaptığı tâat varlık nimetini bile karşılamaz; kaldı ki, başkalarını. Bunun içindir ki, aleyhisselâm Efendimiz: Hiç kimse Allah'ın rahmeti dışında bir şeyle cennete giremez, dediği zaman: Sen de mi, dediler? O da: Ben de, dedi.

"Başına gelen bir kötülük de” belâ da "kendi nefsindendir” çünkü masiyetle kazanılması için onun sebebidir. Bu da "De ki: Hepsi Allah katındandır” (Nisa: 78) kavliyle çelişik değildir. Çünkü hepsinin varlığı ve kula ulaşması ondandır, ancak şu var ki, iyilik ihsan ve imtihandır, kötülük de ceza ve intikâmdır. Nitekim Hazret-i Âişe radıyallahü anha şöyle buyurmuştur: Müslümanın başına yorgunluk ve rahatsızlık gibi ne gelse hatta bir yerine diken batsa, hatta ayakkabısının bağcığı kopsa mutlaka günahı yüzündendir, Allah'ın affettiği ise daha çoktur. Gördüğün gibi bu iki Âyette ne bizim için ne de Mu'tezile için delil yoktur.

"Ve erselnake linnasi Resûla” hâl’dir, te'kit kastedilmiştir eğer harf-i cer fiile talik edilirse, genellik kastedilmiştir, eğer Resûlen'e talik edilirse genellik kastedilmiştir yani seni bütün insanlara peygamber gönderdik demektir. Şu Âyette olduğu gibi:

"Seni ancak bütün insanlara gönderdik” (Sebe': 28). Mastar olarak da nasbi câizdir: Vela haricen min fiyye zum kelâmin (kizbü kelâmin, ağzımdan yalan söz çıkmaz) kavli gibi.

"Allah şâhit olarak yeter” Peygamber olduğuna mu'cizelerle yeter demektir.

79 ﴿