83

Onlara güven veya korku ile ilgili bir şey geldiği zaman onu yayarlar. Eğer onu Peygamber'e ve içlerinden emir sahiplerine götürselerdi, içlerinden onun içyüzünü anlayanlar onun ne olduğunu bilirlerdi. Eğer üzerinizde Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı, içinizden pek azı hariç şeytana uyardınız.

"Onlara güven veyahut korku ile ilgili bir şey geldiği zaman” güven veya korku verecek şeylerden "onu yayarlar” ifşa ederler. Zayıf Müslümanlar böyle yaparlardı; onlara Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in gönderdiği askeri birlikle ilgili bir haber ulaştığı zaman yahut Peygamber zafer veya kâfirlerden bir korkutma ile ilgili vahiyden bir haber verdiği zaman, kesin bilmedikleri hâlde onu yayarlardı; yaymaları da bozgunculuk olurdu. Bini'deki be zâittir ya da izaa tahaddüs (konuşma) manasını içerdiği içindir.

"Eğer onu Peygamber'e ve içlerinden emir sahiplerine götürselerdi” onların görüşüne ve işleri bilen büyük sahabelerin görüşlerine yahut komutanlara havale etselerdi "mutlaka onu bilirdi” nasıl anlatılsa "içlerinden onun iç yüzünü anlayanlar” tecrübe ve fikirleri ile onu çıkaranlar bilirdi.

Şöyle de denilmiştir: Onlar münâfıkların çıkardıkları yalan haberleri duyarlar, onu da yayarlardı. Bunun da ceremesini Müslümanlar çekerdi. Eğer onu Peygamber'e ve içlerinden emir sahiplerine götürselerdi de onlardan duysalardı, onlar da yayılıp yayılmayacağım tarif etselerdi, Peygamber'den ve emir sahiplerinden çıkaranlar durumu anlarlardı. Burada geçen istinbatın aslı kazılan kuyudan ilk suyu çıkarmaktır.

"Eğer üzerinizde Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı” Peygamber göndermek ve kitap indirmekle "şeytana uyardınız” ikrar ve sapıklıkla.

"Pek azı hariç” ancak Allah'ın üstün akıl verip de onunla hakka ve doğruya yol bulan ve şeytana uymaktan koruduğu pek azı hariç, Meselâ Amr bin Nüfeyl ve Varaka bin Nevfel gibi.

Ya da az da kullanılsa illâ ittibaan kalilen demektir.

83 ﴿