86

Bir selamla selamlandığınız zaman ondan daha güzeli ile selâm verin yahut onu aynısıyla iade edin. Allah her şeyin hesabını arayandır.

"Bir selamla selamlandığınız zaman ondan daha güzeli ile selâm (karşılık) verin yahut onu aynıyla iade edin". Cumhur bunun selâm hakkında olduğu görüşündedir. Cevap vermenin (selâm almanın) vâcip olduğunu gösterir.

Ya daha güzeli ile o da ona ve rahmetullahi duasını ilave etmektir. Eğer selâm veren onu derse ve berekatuhu ilave eder, orada biter.

Ya da misliyle alır. Çünkü

rivâyete göre bir adam, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e selâm verdi: Ve aleykesselam ve rahmetullahi ve berekatuhu, dedi. Bir başkası da: Esselamü aleyke ve rahmetullahi ve berekatuhu, dedi. O da: Ve aleyke, dedi. Adam: Bana eksik dua ettin, Allahü teâlâ'nın dediği nerede, dedi ve âyeti okudu. O da: Sen bana fazla bir şey bırakmadın, ben de selamını misli ile aldım, dedi. Bu da içinde zarar bulunmayan ve faydalı şeyleri temin ettiği içindir. Bunun içindir ki, ev edâtı Müslümana kısmen veya tamamen selâm vermeyi serbest bırakmak içindir, denilmiştir. Bu vücup da kifaye yolu iledir. Selâm meşru ise de hutbede, Kur'ân okurken, hamamda, kaza-i hacet yaparken vb. yerlerde alınmaz. Âyette geçen tahiyye aslında hayyakallahu haber deyiminden mastardır. Sonra hüküm ve dua için kullanıldı. Sonra da her duaya denildi, selamda genelleşti. Tahiyyeden maksat ihsandır denilmiştir, (selâm) hibesini kabul edene sevabı yahut selâm almayı vâcip kılmıştır. Bu da Şâfiî radıyallahü anh'in eski görüşüdür.

"Allah her şeyin hesabını sorandır” sizi selama ve diğer şeylere karşı hesaba çeker.

86 ﴿