5

 O ki, güneşi ziya, ayı da nûr yaptı. Ona menziller takdir etti ki, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Allah bunu ancak hak ile yarattı. Bilen bir topluluk için âyetleri açıklıyor.

"O ki, güneşi ziya kıldı” ziyalı demektir, ziyâ' kıyam gibi mastardır ya da dav'ın çoğuludur, siyât ve sevt gibi. İbn Kesîr Kur'ân'ın her yerinde lâmayn'e takdim ederek iki hemze ile "dıâ"' okumuştur (dav', daıv, dıâ'). "Ayı da nûr yaptı” nurlu yaptı, ya da mübalağa için ona nûr dedi. Nûr, bildiğin gibi dav'dan daha geneldir.

Şöyle de denilmiştir: Doğrudan olana ziya, dolaylı olana da nûr denilir. Kusurdan uzak yüce Allah buna dikkat çekmiş; güneşi bizzat nûr saçan, ayı da onun karşısında ondan nûr alacak şekilde yaratmıştır. (Ona menziller takdir etti) zamir her birine râcidir, yani her birinin yörüngesini menziller hâlinde takdir etti yahut onu menziller sâhibi olarak takdir etti demektir ya da zamir aya râcidir. Onu özel olarak zikretmesi hızlı hareket etmesinden ve menzillerinin gözle görülmesinden ve hükümlerin ona bağlanmasındandır. Bunun içindir ki, illetini belirtmiş ve:

"Yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için” buyurmuştur. Muamele ve tasarruflarınızda aylardan ve günlerden hesabı bilmeniz için demektir.

"Allah bunu ancak hak ile yarattı” hakla ilişkili olarak, onda üstün hikmetin gereğine riayet ederek demektir.

"Bilen bir topluluk için âyetleri açıklıyor” çünkü onlar düşünerek bundan istifade ederler. İbn Kesîr ile Basralı iki kurra (Ebû Amr ile Ya'kûb) ye ile "yufassılu” okumuşlardır.

5 ﴿