24

 Yemin olsun, o (kadın) ona (Yûsuf'a) niyet kurdu, o da, eğer Rabbinin delilini görmese idi, ona niyet kurmuştu. İşte biz böylece ondan kötülüğü ve fuhşu çevirelim, diye. Çünkü o, ihlâslı kullarımızd andır.

 (Yemin olsun, o, ona niyet kurdu) onunla birlikte olmak, o da onunla birlikte olmak istedi. Hemme bir şeyi kasdetmek ve ona azmetmektir. Hümam da bundan gelir ki, kasdettiğini yapan demektir. Yûsuf aleyhisselâm’ın kasdı doğal meyildir ve şehvet duygusu ile mücadeledir, yoksa isteme bağlı bir kasıt değildir. Çünkü birincisi teklife dahil değildir hatta kendisini öyle bir şeyden ve öyle bir durumdan çeken kimse Allah tarafından büyük mükâfatla ödüllendirilir. Meselâ: Eğer Allah'tan korkmasa idim onu öldürürdüm sözü gibi.

"Eğer Rabbinin delilini görmese idi” zinanın çirkinliği ve sonucunun kötülüğü hakkındaki delilini görmese idi, kanının kaynamasından ve aşırı tahriklerden dolayı kadına katılırdı.

"Ve hemme biha"nın "levla"nın cevabı olması câiz değildir. Çünkü o şart edâtı durumundadır, cevabı ondan önce gelemez. Bilâkis cevap mahzûftur, o da ortamdan anlaşılmaktır (lehaleteha gibi). Cebrâîl aleyhisselâm'ı gördüğü de söylenmiştir.

Şöyle de denilmiştir: Ona Ya'kûb aleyhisselâm parmaklarım ağzına götürmüş bir vaziyette göründü. Kıtfir göründü de denilmiştir. Ey Yûsuf, sen peygamberler arasında yazılısın, beyinsizler gibi iş yapıyorsun diye bir ses duydu. (Bunun gibi) bu tesbit gibi onu ona sebat verdik yahut durum böyledir.

"Ondan kötülüğü çevirelim diye” efendisine hainliği.

"Ve fuhşu". "Çünkü o, ihlâslı kullarımızdandır” kendine itâat etmesi için Allah'ın ihlâslı kıldığı kullarındandır. İbn Kesîr, Ebû Amr, İbn Âmir ve Ya'kûb eğer başında eliflam varsa Kur'ân'ın her yerinde lamın kesri ile (muhlisin) okumuşlardır ki, dinini Allah'a ihlâslı icra eden kimseler demektir.

24 ﴿