50Kral: Onu bana getirin, dedi. Elçi ona gelince: Efendine dön; ona ellerini kesen kadınların durumunu sor, neydi? Şüphesiz efendim onların tuzaklarını pekiyi bilendir, dedi. "Kral: Onu bana getirin, dedi” elçi ona tabiri getirince, "elçi ona gelince” onu zindandan çıkarmak için "Yûsuf dedi: Efendine dön; ona ellerini kesen kadınların durumunu sor, dedi". Çıkmada acele etmemesi; kadınların sorguya çekilmelerini, kendi durumunun da gözden geçirilmesini istemesi, suçsuzluğunu göstermek ve zindana haksız yere atıldığını bildirmek; dolayısıyla onu kıskananların durumunu daha da kötüye götürmelerini önlemek içindir. Bunda töhmetten ve töhmet getirecek şeylerden uzak durmanın gereğine delil vardır. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Eğer onun yerinde ben olsa ve zindanda o kadar kalsa idim, hemen soruya cevap verirdim, "kadınların durumu nedir, sor” deyip de durumlarını teftiş et, dememesi onu araştırmaya ve durumu kontrole teşvik etmek içindir. Kendisine o kadar kötülük eden hanımefendisinin durumuna temas etmemesi ise asaletinden ve edebe riayetindendir. Nûn'un zammı ile "nüsvetün” de okunmuştur. "Şüphesiz efendim onların tuzaklarını pekiyi bilmektedir” bana, hanımefendine itâat et, dedikleri zaman. Bunda kadınların tuzaklarının büyük olduğuna, Allah'ın ilminin şâhit getirileceğine, kendisine atılan iftiradan beri olduğuna ve kadınlara tuzaklarından dolayı tehdit olduğuna delil vardır. |
﴾ 50 ﴿