2Kendi emrinden melekleri Rûh ile kullarından dilediğine indirir, şöyle uyarın diye: Şüphe yok ki, benden başka ilâh yoktur; öyleyse benden korkun. "Melekleri Rûh ile indirir” vahiy veyahut Kur'ân ile, çünkü o cahillikle ölen kalpleri diriltir ya da o dinde rûhun cesetteki yerinde durmaktadır. Onu bunun arkasından zikretmesi Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in vaat ettiği şeyin gerçekleşeceğini ve yakın olduğunu bildiğine işâret içindir ve özel olarak nasıl bildiğini garipsemelerini bertaraf etmek içindir. İbn Kesîr ile Ebû Amr enzele'den getirerek "yünzilü” okumuşlardır. Ya'kûb'tan da aynısı ve yine ondan tetenezzelü manasına "tenezzelü” okuduğu da rivâyet edilmiştir. Ebû Bekir de tenzil babından meçhul muzâri kalıbı ile "tünezzelü” okumuştur. "Emrinden” emri ile ve onun için demektir "kullarından dilediğine” peygamber edinmek istediğine indirir. "Şöyle uyarın diye” en enziru, bien enziru demektir ki, bildirin manasınadır. Bu da nezertü bikeza'dan gelir ki, bilmektir. "Şüphe yok ki, benden başka ilâh yok; Öyleyse benden korkun” ya da kâfir ve asileri, benden başka ilâh olmamakla korkutun. "Benden korkun” bu da esas maksadı duyurmak için onlara hitaptır. "En” müfessiredir, çünkü rûh kavl (söylemek) manasını içeren vahiy manasınadır ya da mastariyedir, ruhtan bedel olarak mahallen mensûbtur ya da harf-i cerrin hazfı ile mensûbtur yahut da enne'den tahfif edilmiştir. Âyet vahyin melekler aracılığı ile indiğine ve esas maksadın da ilim kabiliyetinin kemal derecesi olan tevhîd olduğuna vurgu yapmakta, amel gücünün zirvesi olan takva emrine işâret etmekte ve peygamberliğin Allah vergisi olduğuna dikkat çekmektedir. Ondan sonraki âyetler de onun birliğinin delilidir; şöyle ki, onlar Allahü teâlâ alemin asıllarını ve ferilerini hikmet ve maslahata uygun olarak var edendir. Eğer bir ortağı olsa idi o da bunlar gibi yapardı, o zaman da birbirlerine mani olurlardı. |
﴾ 2 ﴿