3

Kalpleri alay ederek. Zâlimler fısıltıyı gizlediler.

"Bu, sizin gibi bir beşerden başka biri midir? Göz göre göre büyüye mi geleceksiniz?” derler.

"Vehüm yel'abun” vâv'dan hâl’dir,

"Lahiyeten kulubuhum” da öyledir yani onu hem alay ederek ve maskaraya alarak hem de üzerinde düşünmekten gâfil olarak dinler ler. Yel'abune'nin vâv'ından hâl olması da câizdir. Zamirin başka bir haberi olarak ref ile (lahiyetü) de okunmuştur.

"Fısıltıyı gizlediler” onu gizlemede ileri gittiler ya da fisıldaştıklarını gizli kalacak şekilde yaptılar, (zâlimler) bu da ve eserru'daki vâv'dan bedeldir, bu da onu gizlemekle zâlim olduklarını îma etmek içindir.

Ya da onun fâ'ilidir, vâv ise cemi alametidir yahut mübteda’dır, ondan önceki cümle de haberidir. Aslı vehaulai eserruncva demektir. Mevsûl onun yerine konulmuştur, bu da fiili yapmakla zâlim olduklarını tescillemek içindir.

Ya da zem ile mensûbtur.

“Bu sizin gibi beşerden başka biri midir? Göz göre göre büyü ye mi geleceksiniz?” Hepsini gördüğün hâlde, cümle necva'dan bedel olarak mahallen mensûbtur ya da gizli kavl maddesinin mef'ûlüdür. Sanki beşer olmasını peygamberlik iddiasına delil getirmiş gibidirler. Çünkü elçinin ancak melek olabileceğini iddia etmişler ve bundan Kur'ân gibi gösterdiği harikulade şeylerin sihir olduğu sonucunu çı karmışlar, o sebeple ona gelmeyi kabul etmemişlerdir. Onu gizleme leri de onun işini bozacak ve bozuk olduğunu bütün halka gösterecek şeyi istişare etmek içindir.

3 ﴿