22Az durdu (hüdhüd): "Senin kavramadığın bir şeyi kavradım ve sana Saba ülkesinden kesin bir haber getirdim, dedi. "Az durdu” uzun zaman kaybolmadı, bundan ondan korktuğu için çabuk döndüğünü söylemek istiyor. Âsım kâfin fethi ile (mekese) okumuştur. "Senin kavramadığın bir şeyi kavradım” Saba'nın durumunu kast ediyor. Ona böyle hitap etmesinde şuna dikkat çekiliyor ki, Allahü teâlâ’nın en aşağı yaratıkları arasında bile onun ilimce kavramadığı şeyleri kavrayan vardır. Bunu bilsin de nefsini hor görsün ve ilmi de gözünde küçülsün. Tı'nın zı'ya idgamı ve ıtbaklı ve ıtbaksız olarak da (ehattü) okunmuştur (ıtbak harf seslendirilirken dilin üst damağa kapanmasıdır). "Sana Saba ülkesinden getirdim” İbn Kesîr, bezzî rivâyetinde ve Ebû Amr kabile veya belde te'vili ile gayri munsarif okumuşlardır, Kavas da sâkin hemze ile (Sebe') okumuştur. "Kesin bir haber” gerçek bir haber. Rivâyete göre Süleyman aleyhisselâm Beytülmukaddes'in yapımını tamamlayınca hac için hazırlandı. Kabe'ye vardı, orada dilediği kadar kaldı. Sonra Yemen'e yöneldi, Mekke'den sabahleyin çıktı, öğle üzeri Sana'ya vardı. Toprağının temizliği hoşuna gitti, oraya kondu, su bulamadı. Hüdhüd de su görevlisi idi, çünkü suyu iyi bulurdu. Süleyman onu aradı, bulamadı, çünkü o, Süleyman konunca havalanmıştı. Konmuş bir hüdhüd kuşu gördü, ona süzüldü, birbirlerine krallarını anlattılar. O da anlattığını görmek için onunla beraber uçtu. Sonra ikindiden sonra döndü ve anlattığını anlattı. Belki de Allah'ın acayip kudretleri ve özel kullarına tahsis ettiği şeyler arasında bundan daha büyüğü vardır; onu tanıyan gözünde büyütür, tanımayan da inkâr eder. |
﴾ 22 ﴿