2İnsanlar: "Îman ettik” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannettiler? "Elif. Lâm. Mîm” bu konuda yukarıda söz geçmiştir. Arkasından istifham'ın gelmesi (ehasibe) bizzat ve onunla beraber gizlenenlerin müstakil (bir yere bağlı) olmadığına delildir. (İnsanlar zan mı ettiler?) hüsban lâfzı cümlelerin içeriği (kalp ile bilinen şeyler) ile ilgili fiillerdendir, bu da onların zihinde sâbit olduğuna delâlet etmesi içindir. Bunun içindir ki, birbirinden ayrılmayan iki mehil veya onların yerini tutan bir şey isterler. Meselâ: (Îman ettik demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını). Çünkü bunun manası; Ehasibu terkehüm gayra meftunine likavlihim amenna demektir. Terk birinci mef'ûldur, gayra meftunine de onun tamamlayıcısıdır, li-kavlihim amenna da ikinci mef'ûldur, tıpkı: Hasibtü darbehu litte'dibi (onu dövmeyi terbiye etmek için zannetmiştim) sözü gibi. Ya da manası şöyledir: Îman ettik demekle kendilerinin bırakılacaklarını mı zannettiler? Hayır, Allah onları zor mükellefiyetlerle imtihan edecektir. Meselâ hicret etmek, hoşa giden şeyleri terk etmek, tâat vazifeleri, mal ve canda çeşitli musibetler gibi. Tâ ki, mü'min münâfıktan, dinde sebat eden de onda yalpalayandan ayrılsın ve bunlara sabretmekle yüksek derecelere nâil olsunlar. Çünkü sırf îman, ihlâsla da olsa, azapta ebedî kalmaktan başka bir sonuç vermez. Rivâyete göre âyet müşriklerin eziyetlerinden bunalan birtakım insanlar hakkında inmiştir. Şöyle de denilmiştir: Allah yolunda işkence çeken Ammar hakkında inmiştir. Şöyle de denilmiştir: Ömer bin Hattab’ın azatlısı Mica' hakkında inmiştir. Amr bin Hadramî onu bir ok atarak Bedir savaşında öldürdü. Bundan dolayı ebeveyni ve karısı feryat ettiler, sabredemediler. |
﴾ 2 ﴿