3Kâfirler: Bize kıyâmet gelmez, dediler. De ki: Hayır, görünmeyeni bilen Rabbime yemin ederim ki, size elbette gelecektir. Ne göklerde ne de yerde zerre ağırlığında bir şey ndan kaçmaz. Ne bundan küçük ne de bundan büyük varsa, ancak apaçık kitaptadır. "Kâfirler: Bize kıyâmet gelmez, dediler". Onun gelmesini inkârdır ya da o vaad ile alay ederek geciktiğini söylemektir. "De ki: Hayır,” bu da sözlerini red ve olumsuz kıldıklarını olumlu kılmaktır. "Görünmeyeni bilen Rabbime yemin ederim ki,” bu da olumlu kılınan şeyin kasemle te'kit edilerek ve yemin edilen Rabbin sıfatını ikrar ederek tekrarıdır. Bu sıfatlar da o şeyin mümkün olduğunu tespit edip akıldan uzak gördükleri şeyi de bertaraf etmektedir. Bu da defalarca geçmiştir. Hamze ile Kisâî mübalağa için allamil okumuşlardır. Nâfi', İbn Amr ve Rüveys de ref ile alimül ğayb okumuşlardır ki, mahzûf mübtedanın haberi olur yahut mübteda’dır, haberi de (ne göklerde ne de yerde zerre ağırlığınca bir şey ndan kaçmaz) cümlesidir. Kisâî de kesr ile layazibü okumuştur. (Ne bundan küçük ne de bundan büyük varsa, ancak apaçık bir kitaptadır). Bu da gözden kaçmadığım te'kit eden cümledir. Bu ikisi mübteda olarak merfû’dur, cinsi nefy etmek üzere feth ile okunuşu da (vela asğara) bunu teyit eder. Merhum mıskala, meftuhun da gayri munsarif mülahazasıyla zerreye atfı câiz değildir, çünkü istisna buna manidir (o zaman Levh-i Mahfûz'daki de ona gâip olmuş olur ki, yanlıştır). Ancak anhü'deki zamir gaybe gönderilir ve Levh-i Mahfûz'da tespit edilen ona bakanlar için açık olduğundan onun dışında kabul edilirse, istisna buna mani olmaz. O zaman mana şöyle olur: Gâipten hiçbir şey ndan kaçmaz ancak Levh-i Mahfûz'da satır satır yazılan hariç (zaten o da gâip değildir). |
﴾ 3 ﴿