29Allah onda çekişen ortaklar olan bir adamla bir adama özgü olan adamı misal verdi. Bu ikisi misalce bir olurlar mı? Allah'a hamdolsun. Fakat onların çoğu bilmezler. "Allah bir misal verdi” müşrik ile muvahhit için "onda çekişen ortaklar olan bir adamla bir adama özgü olan adamı misal verdi” müşrike, kendi mezhebinin gereğine göre çeşitli ortakların bulunduğu kimseyi misal verdi, mabutlarından her biri kendi kulu olduğunu iddia ediyor ve onda çekişiyorlar. Bir sürü efendisi vardır; onu çekiştiriyor ve mühim işlerine gönderiyorlar, o da bu sebeple şaşıyor, aklı karışıyor. Muvahhide de bir tek kişiye ait olanı ve kimsenin karışmadığı kimseyi misal verdi. Recülen, meselen'den bedeldir, fihi de şürekâe'ye mütealliktir. Teşaküs ile taşahus da ihtilâf etmektir. Nafî, İbn Âmir ve Kûfe'li kurralar iki fetha ile selemen okumuşlardır. Sin'in fethi ve kesri, lâm’ın da sükûnu ile (selm, silm) de okunmuştur, üçü de mastardır, mübalağa için sıfat olarak kullanılmıştır. Ya da ondan za atılmıştır (za selemin demektir). Recülün salimün de okunmuştur ki, hünake recülün salimün (orada kafası rahat bir adam vardır) demektir. Özellikle erkeğin verilmesi yararı ve zararı daha iyi fark etmesindendir. "Bu ikisi misalce bir olurlar mı?” sıfat ve hâlleri demektir. (Meselen) temyiz olarak mensûbtur, bunun içindir ki, tekil olmuştur. Nevi farkını vermek için meseleyni de okunmuştur ya da maksat sıfatları bir olur mu demektir? O zaman zamir meseleyn'e gider, çünkü takdiri şöyledir: Meselü recülin ve meselü recülin. "Allah'a hamdolsun” bütün hamd (övgü) ona mahsustur, o hususta ona başkası ortak olamaz. Çünkü bizzat nimet veren, muüak mülk sâhibi odur. "Fakat onların çoğu bilmezler” aşırı cehaletlerinden dolayı başkasını ona ortak koşarlar. |
﴾ 29 ﴿