10Onda, üstünden sâbit dağlar kıldı, ona bereket verdi. Onda azıklarım da dört günde takdir etti; soranlar için eşit olarak. (Onda sâbit dağlar kıldı) bu da yeni söz başıdır, halaka lâfzına ma’tûf değildir, çünkü araya sıla harici şey girmiştir. "Üstünden” üzerine yüksek dağlar attı ki, bakanlar onda görülecek şeyleri görsünler ve faydaları da arayanlar için göz önünde olsun. "Ona bereket verdi” onda çeşitli bitkiler ve hayvanlar halk etmekle hayrım çoğalttı. "Onda azıklarını da takdir etti” halkının gıdalarını demektir ki, her nevi için uygun ve yaşayacağı şeyi takdir etti ya da ondan kaynaklanan azıklar takdir etti, bu da her bölgeye özel azık vermesi iledir. Kaddere yerine kasseme fiha akvateha da okunmuştur. "Dört günde” dört günün tamamında demektir. Bu da Basra'dan Bağdat'a on günde gittim, Kûfe'ye de on beş günde sözü gibidir. Belki de böyle deyip de fî yevmeyni dememesi bu iki günün ilk iki güne bitişik olmasından, açıklama da özetlemesindendir. "Sevaen” istevet sevaen demektir, bu da istivaen manasınadır. Cümle eyyam'ın sıfatıdır, Ya'kûb'un cer ile sevain okuması da bunu gösterir. Akvateha yahut fiha'daki zamirden hâl olduğu da söylenmiştir. Merfû' olarak sevaün de okunmuştur, "üssailiyn” bu da mahzûfa mütealliktir, takdiri hazel hasru lissailiyne an müddeti halkıl ardı vema fiha (bu sınırlama yerin ve ondaki şeylerin yaratılma süresini soranlar içindir) demektir. Ya da kaddere'ye mütealliktir yani azıklarını da onu arayanlar için takdir etti demektir. |
﴾ 10 ﴿