3Hani, Peygamber bazı eşlerine bir söz sır vermişti. Kadın ona haber verip de Allah da onu açığa çıkarınca, bir kısmını bildirdi, bir kısmından da vazgeçti. Peygamber ona bildirince, kadın: "Bunu sana kim haber verdi?” dedi. O da: "Bana her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan (Allah) haber verdi” dedi. "Hani, Peygamber eşlerinden birine bir sır vermişti” yani Hafsa'ya demektir "bir söz” Mariye'yi yahut bali harâm etmesi ya da hüafetin kendinden sonra Ebû Bekir'e ve Ömer'e kalacağım bildirmesi, Allah o ikisinden râzı olsun. "Kadın ona haber verince” Hafsa o sözü, Âişe'ye haber verince, Allah o ikisinden râzı olsun, "Allah da onu açığa çıkarınca” Peygamber aleyhis-salâtü ves-selâmı o sözden yani ifşasından haberdar kılınca "bir kısmını bildirdi". Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Hafsa'ya yaptığının bir kısmını bildirdi "bir kısmından da vazgeçti". Kerem göstererek bir kısmını bildirmedi ya da bir kısmına karşılık olarak onu boşadı ve bir kısmından da vazgeçti. Kisâî'nin şeddesiz olarak (arefe) okuması da bunu destekler; çünkü başkasma ihtimali yoktur; fakat şeddeli (arrefe) sebep (ceza verme) yerine müsebbebi (tarifi) zikretmek kabilindendir, şeddesiz ise tam aksinedir. Birinciyi şu "Peygamber ona bildirince kadın: "Bunu sana kim haber verdi?” dedi. O da: Bana her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan (Allah) haber verdi, dedi” kavli destekler, çünkü bu, bildirme (arrefe) lâfzına daha uygundur. |
﴾ 3 ﴿